ÇOCUK VE DİŞ SAĞLIĞI BİLGİLER
Çocuklarda Diş Temizliğine Ne Zaman Başlanmalıdır?Çocuklarda Diş Temizliğine Ne
Zaman Başlanmalıdır?
YAŞ---UYGULAMA
6 ay---Temiz bir tülbent ya da gazlı bez ile sabah ve gece beslenmesi sonrası
dişlerin silinmesi, ara beslenme sonrası su içirilmesi
1- 1.5 yaş---İlk süt azı dişlerinin sürmesi ile macunsuz fırçalamaya başlanması
( sabah ve gece yatmadan)
3-6 yaş---Süt dişlerinin tamamlanması ile florürlü diş macunu ile günde iki defa
fırçalama yapılması.
6 yaş ve sonrası (*)---Fırçalamanın yanısıra dişipi kullanımına başlanması
Her fırçalama sonrası mutlaka ebeveyn kontrolü yapılmalıdır.
Dişlerin ÇıkmamasıDişlerin Çıkmaması
"Bebeğimiz neredeyse 9 aylık ve tek dişi bile yok.
Dişlerini çıkartmak için ne yapabiliriz?"
Emin olun ki dişi olmayan 9 aylık bir çok bebek var. Hatta bazı bebeklerin bir
yaşında doğum günü pastasını yemek için kullanabilecek bir dişleri bile yoktur.
Ancak zaman içinde bebeğinizin dişi çıkacaktır. İlk diş ortalama 7 ay civarında
çıksa da sınır 2 (nadiren daha erken) -12 ay (bazen daha sonra) arasıdır. Geç
diş çıkarma genellikle kalıtsaldır ve bebeğinizin gelişimi ve zekası ile ilgisi
yoktur (2. diş de geç çıkacaktır) Dişsiz olmak taneli besinlere geçmeyi
etkilememelidir.İkinci yaşın ortasında azı dişleri çıkana kadar dişli ve dişsiz
tüm bebekler dişetleri ile çiğnerler.
Diş Röntgeni Nedir ve Ne Amaçla Kullanılır?Diş röntgeni nedir?
Diş röntgeni dişlerin, kemik ve dişetlerinin klinikte muayene ile görünmeyen
kısımlarını göstermeye yarayan bir resimdir.
Çocuğumdan ne amaçla diş röntgeni çekiliyor?
Diş röntgeni dişhekiminin dişler yada çenelerle ilgili problemleri teşhis
etmesine yardımcı bir yöntemdir. Örneğin ağız içi muayene ile sadece büyük
çürükler teşhis edilebilirken, röntgenle başlangıç çürükleri tespit edilebilir.
Ya da ağızdaki absenin hangi dişten kaynaklandığı, dişlerdeki yapı bozuklukları,
kök kırıkları, kist ya da tümörler röntgenle tespit edilebilir.
Diş röntgeninin çocuğuma zararı var mıdır?
Modern teknik ve metodlarla çekilen diş röntgeninden yayılan radyasyon minimal
düzeydedir. Bu nedenle de diş röntgeninden yayılan radyasyonun çocuğa bir
zararının olması söz konusu değildir. Aksine teşhiş açısından röntgenden elde
edilen fayda çok fazladır.
Kaç çeşit diş röntgeni çekilebilir?
Esas olarak ağız içi ve ağız dışından olmak üzere iki çeşit diş röntgeni
çekilebilir. Ağız dışından çekilen röntgenlerde film ağız dışına
yerleştirilirken, ağız içinden çekilen röntgenlerde film ağız içine
yerleştirilir. Genel olarak ağız içine yerleştirilen filmler birkaç diş ve çevre
dokular izlenebilirken, ağız dışına yerleştirilen filmlerle çene kemiklerini de
içine alan daha geniş bir alan izlenmektedir.
DİŞLERİMİZ NEDEN ÇÜRÜR ?
En yaygın hastalıklardan biri olan diş çürüğünün, birçok kimsenin
sandığı gibi, kalıtımla bir ilgisi yoktur, yani diş çürüğü irsi bir
hastalık değildir. Her diş sağlam çıkar, sonradan dış etkenlerle çürür.
Birkaç faktörün biraraya gelerek etki etmesiyle ortaya çıktığından, diş
çürüğü çok nedenli bir hastalıktır. Bir dişin çürümesi için şu
koşulların bir arada bulunması gerekir:
Ağızdaki bakteriler
Şeker içeren gıdalar
Şeker içeren gıdaların dişe temas süresi, yani zaman
Bu faktörlerden biri eksikse diş çürüğü oluşmaz. Ağızdaki bakterilerin
tatlı yiyeceklerle ürettikleri asit, dişlerin çürümesine yol açar.
Nedenleri uzun yıllardan beri bilinen diş çürüğünü önlemek insanın kendi
elindedir. Diş sağlığı şu üç temel direk üzerine kurulmuştur:
Dişleri yemeklerin hemen ardından günde üç defa, ancak en az iki defa
düzenli olarak fırçalamak
Şeker tüketiminin kısıtlanması ve yemek aralarında tatlı gıdalardan
kaçınmak
Yılda en az bir defa dişleri muayene ettirmek
Bu üç koruyucu önlemin üçü de aynı derecede önemlidir. Hepsine aynı
ağırlıkta uymak gerekir. Böylelikle dişlerin ileri yaşlara kadar
sağlıklı kaldığını bilimsel araştırmalar kanıtlamıştır.
ÇOCUKLARDA DİŞ ÇIKARMA
Dişler ne zaman çıkar?
Diş çıkarken neler olur?
Diş çıkarken neler yapılmalı?
DİŞLER NE ZAMAN ÇIKAR?
Ortalama olarak ilk diş 7. ay ortalarında belirir.Ancak bazan ilk diş
üçüncü ayda erkenden ortaya çıkarken, bazan da on ikinci ay, hatta
sonrasına sarkabilir. Dişlerin çıkışı genellikle kalıtsal düzene uyar,
yani sizin veya eşinizin dişleri erkenden çıkmışsa bebeğinizde de aynı
şekilde olması olasıdır. Alttaki şekilde süt dişlerinin ortalama çıkış
zamanlarını görebilirsiniz :
DİŞLER ÇIKARKEN NELER OLUR?
Diş çıkarma belirtileri dişlerin kendisinden iki-üç ay önce ortaya
çıkabilir. Bu semptomlar çocuktan çocuğa değişir ve aslında bunların
neler oldukları ve ne kadar ağrı verdikleri konusundaki görüşler de
doktordan doktora değişmektedir. Ancak genellikle diş çıkaran bir
bebeğin şu tecrübeleri yaşayabileceği kabul edilmektedir :
Salya Akıtmak : Birçok bebek iki buçuk-üç aylıktan başlayarak salya
akıtır.Diş çıkarma bunu bazı bebeklerde diğerlerine göre daha çok
arttırmaktadır.
Çene ya da yüzde kızarıklık : Bol salya akıtan bir bebekte ,çenede ve
ağız çevresinde sürekli salya temasının yarattığı tahrişe bağlı olarak
deride kızarıklık ya da çatlakların oluşması şaşırtıcı değildir. Bunu
önlemek için gün boyunca periyodik olarak salyayı nazikçe silin
,bebeğiniz uyurken akan salyayı emmesi için de yatak çarşafının altına
bir havlu koyun. Deride kuruma belirdiğinde yumuşak bir deri kremi ile o
bölgeyi sürekli nemli tutun.
Hafif öksürük : Aşırı salya bebeğin zaman zaman tıkanmasına ve
öksürmesine yol açabilir. Bebeğiniz soğuk algınlığı ,nezle ya da allerji
belirtileri göstermiyorsa bunda endişelenecek bir durum yoktur.
Bebeklerin dikkat çekmek ya da ses repertuarlarını zenginleştirmek için
öksürüğü sürdürmeleri sık görülen bir durumdur.
Isırma : Bu durumda bir ısırık düşmanlık belirtisi değildir. Diş çıkaran
bir bebek eline geçen her şeyi - bu kendi eli ,annesinin memesi ,yabancı
birinin parmağı olabilir - ağzına sokarak dişetlerini rahatlatmaya
çalışır.
Ağrı : Çıkmakta olan bir dişin baskısı altında dişetinde enflamasyon
gelişir. Bu durum bazı bebeklerde dayanılmaz ağrılara yol açarken
bazılarında hiç sorun oluşturmayabilir. İlk diş ve azı dişleri çıkarken
en fazla sıkıntı yaratan dişlerdir.
Huzursuzluk : Enflamasyon arttıkça ve keskin diş yüzeye yaklaştıkça
bebeğin dişetindeki ağrı sürekli bir hal alabilir. Kronik ağrısı olan
herkes gibi sıkıntılı olabilir ve kendi normal halinden uzaklaşabilir.
Bu huzursuzluk bazan haftalar boyunca sürebilir.
Beslenmeyi reddetme : Diş çıkarmakta olan bir bebek beslenmeyi
reddedebilir. Katı yiyeceklere başlamış olan bir bebek bir süreliğine bu
yiyeceklere karşı olan ilgisini yitirebilir. Ancak bu sizi
endişelendirmemelidir. Çünkü bebeğiniz sıvı gıdalardan da gerekli
besinleri alır ve dişi çıktıktan sonra iştahı yerine gelecektir.
İshal : Bunun diş çıkarma ile olan ilgisi çok şüphelidir. Bazı anneler
her diş çıkardığında bebeklerinin ishal olduğunu söylerler. Bazı
doktorlar büyük olasılıkla artmış tükrük salgısı nedeniyle diş
çıkarmayla barsak hareketleri arasında bir bağıntı olduğunu düşünürler.
Bazı doktorlar ise böyle bir bağıntının olduğunu kabul etmek istemezler
; belki de annelerin her ishali diş çıkarmaya bağlayarak önemli
gastointestinal bozuklukların göz ardı edilebileceğinden çekindikleri
için böyle davranırlar. Diş çıkardığı dönemde bebeğinizin dışkısının
sulu olabileceğini bilin , ama iki dışkılamadan daha uzun süren ishali
mutlaka doktorunuza bildirin.
Ateş : Ateş de tıpkı ishal gibi doktorların diş çıkarmayla bağıntılı
olduğu konusunda tereddütle yaklaştıkları bir belirtidir. Dişetlerindeki
enflamasyon nedeniyle 38 C'nin altındaki bir ateş diş çıkarmaya eşlik
edebilir. Yine de bebeğinizin ateşi varsa diğer zamanlarda ne
yapıyorsanız öyle davranın ve iki günde azalmazsa doktorunuza haber
verin.
Uykusuzluk : Gece boyunca deliksiz uyuyan bebekler bile diş çıkarırken
gece uyanmaya başlayabilir. Bu durumda hemen onu beslemeye çalışmayın.
Bunun yerine kendi kendine tekrar uyumasını sağlayın.Gece uyanma da
diğer problemlerde olduğu gibi ilk diş ve azı dişleri çıkarken daha
fazla görülür.
Dişeti hematomu : Bazan çıkan bir diş dişetinde kanamaya neden olabilir
, bu da mavimtrak bir leke olarak görülür. Bu hematomlar için
endişelenmeye gerek yoktur ve tıbbi girişim gerektirmeden
kendiliklerinden düzelirler. Soğuk kompres acıyı azaltıp iyileşmeyi
hızlandırabilir.
Kulak çekiştirme , yanak kaşıma : Dişetlerindeki ağrı sinir yolları
boyunca kulak ve yanağa yansıyabilir. Bebeklerin kulak enfeksiyonu
olduğunda da kulaklarını çekiştirdiklerini unutmamak gerekir. Bebeğiniz
diş çıkarsa bile kulak enfeksiyonundan kuşkulanıyorsanız doktorunuza
danışın.
DİŞ ÇIKARKEN NELER YAPMALI?
Onlarca denenmiş tedavi yöntemi vardır. Bazıları işe yarar , bazıları
yaramaz. Aşağıdakilerden bazılarını siz de deneyebilirsiniz :
Çiğneyecek bir şeyler vermek : Burada besin değerinden çok
dişetlerindeki basıncı rahatlatmak amaçlanmaktadır. Bu nedenle de
çiğnenen şey soğuk olursa yararı artar. Dondurulmuş çörek , soğuk bir
muz , veya havuç , bir tülbente sarılmış buz parçası , lastik bir diş
halkası. Bebeğinize çiğnemesi için ne verirseniz verin mutlaka yanında
bulunun ve oturur pozisyonda olmasını sağlayın.
Dişlerini kaşıyabileceği şeyler : Bazı bebekler başlangıçtaki acı
nedeniyle itiraz edebilir. Fakat bir süre sonra acı yerini rahatlamaya
bırakır.
Soğuk içecekler : Bebeğinize bir biberon soğuk su verin. Biberonu
reddederse bardakla vermeye çalışın. Bu sayede bebeğinizin su ihtiyacını
da karşılamış olur ve ishal veya artmış salyayla kaybettiği sıvıyı
yerine koyarsınız.
Soğuk yiyecekler : Buzdolabında soğutulmuş şeftali püresi , elma püresi
, yoğurt , bebeğinize oda ısısındaki yiyeceklerden daha çekici
gelebilir.
Ağrıyı azaltacak bir şeyler : Başka hiç bir şey işe yaramazsa
parasetamol işinizi kolaylaştıracaktır. Doz ayarlaması için doktorunuza
danışın. Doktorunuz önermediği sürece bebeğinizin dişetlerine başka bir
şey sürmeyin. Bunun içine alkollü içecekler de dahildir.
Çocuklarda Diş Sağlığı
Dişlerin Temizliği
Diş çürüğü anne ve babadan çocuğa BULAŞABİLEN bir hastalıktır.
Çocuğunuzu çok fazla öpülmekten koruyunuz. Bebeklerdeki ağız ve
diş sağlığı, ağızda ilk dişler çıkmaya başladığı anda başlar,
yaşam boyu sürer. İlk dişler yaklaşık 6. Ayda çıkmaya başlar,
2.5-5 yaşında tamamlanırve bu dişler 28 tanedir.
1-2.5 yaş arasındaki çocukların ağız ve diş sağlığından anne ve
baba sorumludur. İlk dişler çıktığı dönemde anne ıslatılmış temiz
bir gazlı bez ya da tülbenti işaret parmağına sararak günde bir
kez bebeğinin dişlerini temizlemelidir. Her beslenmeden sonra ağız
temizliğini sağlamak için bir miktar su mutlaka verilmelidir.
Çocuğun ağzındaki diş sayısı artınca diş fırçası ile temizlemeye
geçilir. Bu dönemde (1-2.5 yaş) çocuk oyun şeklinde günde 2 kez
dişlerini fırçalamalı, anne de günde 1 kez çocuğun dişlerini
fırçalamalıdır. Diş macunu kullanımı bu dönemde gerekli değildir.
Çocuğun macun yutmadığı bir dönemde süt dişleri için hazırlanmış
özel florlu diş macunu kullanılmalıdır.
Biberon Çürüğü
Aşırı derecede biberon ve yalancı emzik kullanımı diş çürükleri ve
çene bozukluklarına yol açar. Bu çürükler BİBERON ÇÜRÜĞÜ olarak
adlandırılır. Tipik olan bu çürükler tüm ön dişler ve azı
dişlerinde görülür.
Uzun süreli ve gece boyunca biberonla tatlandırılmış süt
verilmesi,
Şekere, bala ya da pekmeze batırılmış yalancı emzik
kullanımı,
Tülbente sarılmış lokum emdirilmesi,
Biberonla besledikten sonra ağız temizliğinin yapılmaması
ile oluşur.
Çocuk 1.5-2 yaş civarında biberondan uzaklaştırılmalıdır.
Çürüklere bağlı erken yaşta yapılan süt dişi çekimi sonucu daimi
dişlerde çapraşıklıklar oluşur. Çocuğun aldığı besinler diş
sağlığı üzerinde önemli rol oynar.
Ekmek, bisküvi, hamur işi gibi dişler üzerine yapışan yumuşak
besinler ve kolalı içeceklerden kaçınılmalıdır.
Elma, havuç, kereviz, peynir, yer fıstığı gibi yiyecekler çürük
önleyici besinlerdir.
Ağız ve Diş Sağlığınız İçin Dişlerinizi günde 2 kez
FLUORLU DİŞ MACUNU ile fırçalayın ve çocuğunuza
da fırçalatın.
Diş hekiminizi 6 AYDA 1 KEZ ziyaret edin.
Günde 5 KEZ'den fazla öğün almayın.
Beslenme alışkanlıklarınızı düzenleyin.
SÜT DİŞLERİNİN ÖNEMİ
Çoğu zaman nasıl olsa düşecekleri öne sürülerek süt dişlerine önem
verilmez. Oysa bu çok büyük bir yanılgıdır. Sütdişleri, yerlerine
gelecek sürekli dişler çıkıncaya kadar çeneler üzerindeki yerlerinde
kalmalıdır. Süt dişi zamanından önce kaybedilirse zamanla boşluk
daralacağından sürekli diş kendine yeterli yer bulamayıp ya içten ya da
dıştan çıkarak çenede anormal olarak yer alır. Görüldüğü gibi süt
dişleri sürekli dişlerin yerlerini korumaktadırlar.
Yer tutuculuğunun yanısıra süt dişlerinin öteki önemli görevi çenenin
normal gelişmesini sağlamaktır. Bir süt dişi zamansız çekilmek zorunda
kalırsa yemek çiğnemenin dişler ve dişetleri üzerine yaptığı baskı
kaybolur. Bunun sonucu olarak mekanik ve doğal uyarıcı ortadan
kalktığından çiğneme kasları ve çeneler gelişemez. Çene, dişlerin
fonksiyonu ile gelişir. Sürekli dişler, süt dişlerinden daha iri
olduklarından ancak çeneler normal gelişirse sürebilirler. Yüzün
gelişmesindeki bir duraklama kalıcı deformasyona yol açabilir. Bazı
yetişkinlerin yüzündeki asimetride çocukluktaki ihmalin eseri
gözlemlenebilir. Bu nedenlerden ötürü süt dişleri özel bir ihtimam
gerektirir.
Süt dişlerinin zamansız kaybı kadar, yerinde artam olarak kalması da
kötü sonuçlar doğurabilir. Dişhekimi kontrolü bu sonuçları önlemek
açısından çok önemlidir. Çocuğun ilk diş muayenesi 2 ila 3 yaşları
arasında yapılmalı ve altı ayda bir tekrarlanmalıdır.
Halihazırda varolan dişçürüklerinin ilerlemesini engelleme veya sağlıklı dişlere sahip olma genelde kabul edildiği gibi iki biçimde ele alınır:Vücudun iç ve dış bakımı.
İç bakımın en önemli özelliği doğru ve dengeli beslenerek vücudumuza özellikle kemiklerimize ve bunun uzantısı olan dişlerimize gereken kalsiyum.,fosfor A,C,D vitaminleri ve diğer vitamin ve mineraller vermek ve vücudu noksan bırakmamaktır.Bu konu kitabın önceki sayfalarında beslenme ile ilgili kısımlarda detaylı olarak anlatılmıştır.
Dişlerin dış bakımı ise gıdalar ve bakım yöntemi olarak iki kısımda incelenir.Rafine gıdaIar(beyaz un,şeker)ve hayvani gıdalar diş aralarına yapışarak çürümeye başlar ve birtakım mikroplar üretirler.Zaman içinde bu mikroplar dişe sirayet ederek dişi çürütürler.0 halde öncelikle bu gıdaların kesilmesi lazımdır.
Diş bakımının genelde üç dış hedefi olmalıdır.Birincisi diş aralarında(doğal gıda da alsak) ne kadar gıda artığı varsa (özellikle yemeklerden sonra) bunlardan kurtulmaya çalışmak,diş etlerini kuvvetlendirmek,parlak ve temiz bir görünüm kazandırmak.
Diş arasındaki artıkların gitmesini sağlamak için her yemekten sonra sadece su ve fırça ile(macunsuz) diş araları iyice temizlenene kadar fırçalanmalıdır.Bu fırçalama bildiğimiz fırçalarla da yapılabilir ya da herhangi,bir dal parçasının ucunu taşla döverek meydana gelen Iiflerden de olur(Eski Hintlilerin kullandığı ya da İslamiyetteki misvak gibi, hatta bunun daha sağlıklı olduğu da bilinir) .
Diş araları iyice temizlendikten sonra fırça doğal tuza batırılarak diş ve dişetlerinde gezdirilerek hem dişlerin parlaklığı hem de dişetlerinin güçlenmesi sağlanır(Bir istatistiğe göre Türkiyede 30-70 yaş grubunun %97'sinde dişeti hastalığı vardır).
Özetle,en doğru ve pratik diş bakımı :a)Dişlerin yemeklerden sonra sadece fırça ve su ile iyice yıkanması,ardından.b)Fırça ve tuz ile dişetlerini ovmaktır.Bu yöntem ve doğru(doğal) beslenme yöntemi ufak yaşta uygulanırsa ilerde hiçbir bozukluğa yolaçmaz,büyüklerde ise çürümeleri engeller(unutmamalı ki doğal besin ve bu tip temizlik yöntemlerine sahip toplumlarda diş hastalığı diye bir şey yoktur,diş ve dişeti hastalıkları medeni dediğimiz rafine gıda tüketen toplumların fertlerine aittir).Bu konuda ek olarak birtakım bilgiler aşağıdadır:
Dişinizle kesinlikle fındık gibi sert cisimler kırmamalı,aşırı soğuk ve aşırı sıcak besinlerden kaçınmalıyız,
Meyve ve sebzeler (havuç, salatalık, ayva gibi birtakım sert meyve ve sebzeler dişetlerindeki kan dolaşımını hızlandırır ve masaj yapar)dişleri doğal olarak dışardan da besler,temiz tutar,diş taşları oluşmasını engeller (limon, elma, çilek diş dostudur),
Dişmacunu kullanmaktan sakınmalıyız(içerdiği kimyasal maddeler dişe ve bedene hiçbir yarar sağlamaz,
Ağızda güzel koku için karanfil,maydonoz,adaçayı,portakal kabuğu çiğneyebiliriz,
Diş fırçalarken dikkat edilecek yöntem aşağı-yukarı,soldan-sağa gibi yöntemler değil sadece ve sadece diş aralarında artık kalmamasını sağlayacak biçimde diş aralarına fırçayı iyice sokarak yavaş yavaş fırçalamaktır.
Diş Beyazlatma (Bleeching)
Diş beyazlatma işlemi yapısal olarak renk bozukluğuna veya koyu bir
renk tonuna sahip dişlerin rengini açarak daha beyaz görünmelerini
sağlama işlemidir. Bleeching işlemine karar vermeden önce, dişlerin
yüzeylerinin temiz ve lekesiz olmasına dikkat edilir. Dişin renginin
içten geldiği kesinlik kazandığı zaman, diş beyazlatma işlemine
karar verilebilir. Eğer karşılıklı konuşulup uygulamaya karar verilmişse, kişiden ölçü
alınır ve hazırlanan modeller üzerine ilaç taşıyıcı şineler
(kılıflar) hazırlanır . Bu kılıflar içine ilaç konularak gece uyurken takmak üzere dişlerin
üzerine geçirilir, 5 gece boyunca kullanılır.
Bu işlem hamilelerde uygulanmamalıdır.
Diş Çürüklerini Önlemek İçin Ne Gibi Önlemler Alınabilir?Diş Çürüklerini Önlemek
İçin Ne Gibi Önlemler Alınabilir?
Ağzımızda 60-70 tür bakteri bulunmaktadır.Araştırmacılar bu bakterilerin
gıdalardaki şekerle beslendiğini ve atık ürünler olarak asit ürettiklerini
tespit etmişlerdir.Asit dişin minesinin çözünmesine yol açar ve çürüme süreci
başlar (şekil 1).Karbonhidratlı yiyecek ve içecekler diş çürüğüne daha fazla
sebep olmaktadır.
Yemek yeme sıklığı ile diş çürümesi insidansı arasında bir ilişki vardır.Yiyecek
ve içecekler ne kadar sık tüketilirse dişlerdeki potansiyel çürük tehlikesi o
kadar fazla olmaktadır.Günde yaklaşık 6 kez yemenin ve içmenin (fluorlu bir diş
macunuyla iyi bir ağız temizliği sağlanması şartıyla) pek çok kişi için güvenli
olduğu kanıtlanmıştır.
Tükürük , çürüklere karşı korumada hayati rol oynar.Tükürük, dişlere temas eder
etmez iki mineral ( fosfor ve kalsiyum) açığa çıkarır.Bu mineraller diş minesine
nüfuz eder ve dişin remineralizasyon (onarım) süreci başlar.Ağızdaki fluor da bu
onarımı takviye eder.
Bütün bunlara ilaveten, tükürükte tampon vazifesi gören başka maddeler de
vardır. Bunlar bakteriler tarafından üretilen asidi nötralize ederek ağızdaki ve
diş yüzeyindeki asit seviyesini düşürür.İşte bu sebeple diş çürüklerini önlemek
amacıyla öğünler arasında 2-3 saat zaman bırakılmalı ve sık sık
atıştırmamalıdır. Böylece ağızdaki mikroorganizmaların ürettiği asit sonucu
dişlerde meydana gelen mineral kaybı, tükürükteki mineraller tarafından
onarılabilir. Tükürüğün oynadığı diğer önemli bir rol de yiyecek parçalarının
dişlerden ve ağızdan uzaklaştırılmasıdır. Uyurken herkesin ağzı kurur. Bu süre
içinde ağız temizliği çok yavaştır. Bu nedenle yatmadan önce dişleri fırçalamak
ve tekrar bir şey yememek çok önemlidir.
Öğünler arasında ise yemeklerden sonra 20 dakika süre ile şekersiz veya suni
şekerle tatlandırılmış sakızların çiğnenmesi tükürük miktarını arttırır. Böylece
hem dişler temizlenir hem de ağzımızdaki mikroorganizmaların yediğimiz yemekleri
parçalaması sonucu açığa çıkan asidik pH normale döner. Ayrıca tükürükteki
mineralller de dişteki mineral kaybını onarmış olur.
Günümüzde oldukça basit birkaç çürük önleme yöntemi vardır:
1-Akılcı beslenme alışkanlığı:
Daha az karbonhidratlı yiyecekler yemek ve içmek
Yeme/içme sıklığını günde yaklaşık 6 kere ile sınırlamak.
2-Dişlerin temizlenmesi:
Dişler fluorlu bir dişmacunu kullanılarak günde 2 kez iyice fırçalanmalıdır.
Ayrıca dişipi kullanılarak fırçanın erişemediği ara yüzeyler mutlaka
temizlenmelidir.
Düzenli diş fırçalama, dişetlerinin sağlıklı kalmasına da yardımcı olur. Dikkat
edilecek bir nokta da diş fırçalanması sırasında kuru ve küçük saplı bir
dişfırçası kullanılmasıdır. Yapılan araştırmalar sonucunda; bir diş fırçasının
24 saatte kuruduğu ve ıslak diş fırçası ile yeterince etkili bir fırçalama
yapılamadığı kanıtlanmıştır. Ayrıca ıslak diş fırçaları daha fazla
mikroorganizma içermektedirler. İşte bu sebepten ötürü bir kişinin ideal olarak
2 ayrı renkte 2 diş fırçasının olması ve sabah - akşam diş fırçalanması
sırasında bu farklı fırçaları kullanmaları önerilmektedir. Böylece fırçanın 24
saat kurumasına olanak sağlanarak daha etkili bir ağız temizliği yapılır.
3-Fluor kullanılması:
Fluorlu diş macunu ve gargaralar tükürüğe fluor sağlar ve onarıma yardımcı olur.
Fluor; tablet, gargara ve jel şeklinde satılır ve diş çürüklerinin önlenmesinde
son derece etkilidir. Ancak erken yaşlarda çok fazla alınan fluor, sürekli
dişlerin ön yüzeylerinde benek oluşumu olan fluorozise yol açabilir. Bu nedenle
fluor alınması sırasında diş hekiminin önerilerine uyulmalıdır.
Fluor:Sentezi vucudumuz tarafından yapılmayan, ancak sağlam kemiklere ve dişlere
sahip olabilmemiz için mutlaka gerekli bir elementtir. İki biçimde etki ederek
dişleri çürümelere karşı korur.
a) Sistemik yolla: Henüz dişleri çıkmamış çocuklarda, ağız yoluyla sistemik
olarak alınan fluor tabletleri dişleri güçlendirir.
b) Lokal yolla: Fluorürlü diş macunlarının kullanılması, fluorürlü gargaraların
yapılması, ayrıca fluor tabletlerinin emilerek kullanılması diş yüzeyi ile
fluorun doğrudan temasına yol açar.Bu mineral diş minesi üzerinde birikerek,
minenin kaybettiği mineralleri yeniden kazanmasını sağlar
Fluor ve hamilelik: Fransız bilimadamları, hamile kadınların fluor alması
durumunda, bebeğin de bundan yararlandığını kanıtlamışlardır. Doğal bir filtre
olan plasenta, fluorun bir kısmının geçişine izin vermektedir. Gebeliğin
4.ayından itibaren bebeğin süt dişleri oluşmaya başlar; fluor takviyesi, çıkacak
süt dişlerini çürüklere karşı daha iyi korur ve sağlıklı dişler olarak
gelişmesini sağlar.
Annenin de hamilelik sırasında fluor takviyesine ihtiyacı vardır, gebelikte
annenin dişleri demineralizasyona (mineral kaybı) karşı oldukça hassastır. Bu
mineral kaybı, dışarıdan fluor alınarak büyük ölçüde engellenebilir.
Fluor almaya mümkün olduğunca erken başlanması (gebeliğin 4.ayından itibaren) ve
çocuğun kalıcı dişleri tamamen gelişene kadar ( 14-16 yaş) devam edilmesi
önerilmektedir.
4- Fissür örtücüler:
Arka dişlerin çiğneyici yüzeylerindeki oluklar fissür olarak adlandırılır;fissür örtücü; denilen çok akışkan kıvamdaki bir çeşit dolgu maddesi
ile kapatılmalıdır. Böylece ekstra koruma sağlanabilir. Bu materyaller
bakteriler ile dişlerin temizlenmesi en zor olan çukur yüzeyleri arasında
temasın önlenmesine yardımcı olurlar. Fissür örtücüler özellikle küçük çocuklar
için yararlıdır. Çünkü sürekli 1.azılar 6 yaşında ( henüz süt dişleri
dökülmeden) sürer ve genellikle bu yaştaki çocuklarda ağız-diş temizleme bilinci
tam olarak gelişmemiştir. Ayrıca bu dişlerin en arka bölgede konumlanmalarından
dolayı çocuk bu dişleri yeterince temizleyemez ve genelde bu dişler çürümeye
maruz kalır. Maalesef ebeveynler tarafından bu dişlerin süt dişleri ile
karıştırılması ve çürük farkedilse bile “nasıl olsa yerine yenisi çıkacak”
düşüncesiyle çocuğun dişhekimine götürülmemesi sonucunda çürük ilerler ve
sonuçta dişin çekilmesi gerekebilir. İşte bu nedenle 1. azı dişlerine 6 yaşında
sürer sürmez, fissür örtücü uygulanması, çürük oluşma riskini azaltacaktır.
5- Periyodik dişhekimi kontrolü:
Periyodik olarak dişhekimine kontrole gidilmesi, çürüklerin erken farkedilmesine
ve ilerlemeden kolayca tedavisine imkan verir.
DİŞETİ HASTALIKLARI ( Periodontal Hastalıklar )
Başlangıç Periodontal Tedavi Sonrası Öneriler:
Bilindiği gibi, komplike olmayan, basit gingivitis interdental ve marjinal
dişetini etkileyen en yaygın dişeti hastalığıdır. Dişeti kanamasının başta
gelen nedenlerinden biridir. Tedavisindeki başarısızlık yıkımın daha derin
periodontal dokulara ilerlemesine ve erken diş kayıplarına neden olabilir.
Diş plağını ve plak birikimini artıran ve/veya uzaklaştırılmasını
engelleyen faktörlerin eliminasyonu başlangıç tedavi girişiminin ana
hedefi olmalıdır. Basit gingivitis tedavisinde; dikkatli bir muayene
yapılarak diş plağı, diştaşı, besin birikimi (food impaction), taşkın veya
bozuk konturlu restorasyonlar, irritasyon oluşturan hareketli protezler ve
cep derinlikleri değerlendirilmelidir.
Basit gingivitis tedavisi tek seansta bitirilmemeli ve sırasıyla şu
aşamaları içermelidir.
Komplike olmayan gingivitis tedavisi plak kontrolünün öneminin hastaya
anlatılması ve öğretilmesi ile başlamalıdır.
Dişler plak, diştaşı, boya gibi tüm eklentilerden arındırılmalı ve iyi
bir polisaj işlemi yapılmalıdır. Polisaj, gingivitisin tekrarını
önleyici önemli bir faktördür. Gingivitisin başlamasında ve diştaşı
oluşumunun başlangıç aşamasında en önemli faktör olan bakteriyel plak
polisaj yapılmamış pürüzlü yüzeylerde cok daha çabuk birikir.
Hasta kontrole geldiğinde dişeti gözlenir ve plak elininasyonunun
etkinliği değerlendirilir. İltihabın hala mevcut olduğu alanlarda
diştaşı ve plak eliminasyonu tam olarak başarılamamış olabilir. Tekrar
temizlik işlemi yapılır, hasta plak eliminasyonu konusunda yeniden
motive edilir. Tedavinin başarısı veya aşağıda sıralanan başarısızlık
nedenlerinin değerlendirilmesi için hasta mutlaka kontrole
çağırılmalıdır.
Gingivitis tedavisinde başarısızlık nedenleri:
Özellikle mine-sement birleşiminin apikalinde kalan alanlardaki minik
diştaşı partikülleri tam olarak elimine edilmemişse,
Birikimler temizlendikten sonra iyi bir polisaj yapılmamışsa,
Dişler üzerindeki eklentiler temizlenmiş ancak, irritasyonun primer
nedeni elimine edilmemişse,
Hasta etkin bir plak kontrolü yapamamışsa.
Tüm bu tedavi sırasında hastaya verilmesi gereken bilgiler ve öneriler:
Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı ile başlar ve dişeti iltihabının
en önemli etkeni diş plağıdır. Diş plağının kalsifiye olması ile diştaşı
oluşur. Diştaşı pürüzlü bir yüzeye sahiptir ve üzeri daima kalsifiye
olmamış plak ile örtülüdür. Böylece diştaşı, plak için uygun bir yuva
oluşturarak iltihabın sürmesine ve şiddetlenmesine neden olur. Bu
nedenle oluşmuş diştaşları mutlaka hekim tarafından temizlenmelidir.
Temizlenmiş bir ağızda diştaşının yeniden oluşumu etkin bir ağız bakımı
ile engellenebilir.
Hasta tedavi sonrası olası kanama konusunda uyarılmalıdır ve kontrole
geldiğinde bu kanama alanları ve tipi değerlendirilmelidir. Kanama
marjinal dişetinden geliyorsa, yeni oluşan plak bu kanamanın nedenidir
ve plağın eliminasyonu problemi çözer. Kanama eğer cep tabanından
geliyorsa kök yüzeyi tam olarak temizlenememiş ve kalan eklentiler, plak
nedeni ile biyolojik olarak uygun nitelik kazandırılamamıştır. Kanamanın
tam olarak eliminasyonu için bu eklentiler tamamen temizlenmelidir.
Diştaşı temizliği dişlere zarar verebilecek veya tehlikeli bir işlem
değildir.
Diştaşı temizliği yapıldıktan sonra dişlerde hassasiyet olabilir, bu
durum normaldir. Diştaşı temizliği sonrası önceden diştaşı ile örtülü
yüzey açığa çıkar ve açığa çıkan bu yüzeyde soğuk ve sıcağa karşı
duyarlılık olur. Bu duyarlılığın üç-dört günde geçmesi beklenir. Önemli
olan, hastanın dişlerindeki duyarlılık nedeni ile etkin fırçalama ve
ağız bakım işlemlerini ihmal etmemesidir.
Bazı hekimler diştaşı temizliği sonrası yeni oluşacak plağın
mineralizasyonunu önlemek amacı ile anti-tartar diş macunu önerebilir.
Bu tür diş macunlarının özellikle bu dönemde kullanılması hassasiyet
olasılığını ve şiddetini artırabilir.
DİŞ FIRÇALAMA
Her yemekten sonra yiyecek artıklarını bir dişfırçası ve macunla
dişlerinizden uzaklaştırın (Diş macununun fluorlu olması önerilir).
Akşamları son öğün sonrası dişlerinizi çok detaylı bir biçimde
temizlemelisiniz (dişipi, süperfloss vs.).
Ağzınızda kendi dişleriniz üzerine dişhekiminiz tarafından
hazırlanan plastik şineler sabahları Corsodyl-Chlorheksidine jel ile
10 dakika süreyle uygulanır. Akşamları aynı işlem tekrarlanır, ancak
bu sefer fluorlu bir jel uygulanır.
Çocuğum uykusunda dişlerini gıcırdatıyor ? Bu normal mi ?
Diş gıcırdatma diş ve çene ile ilgili bozukluklara bağlı olabilir.
Bir diş hekimi bu konuda size yardımcı olacaktır. Eğer diş ve
çene ile ilgili yapısal bir bozukluk yoksa uykuya bağlı sorunlar
içinde değerlendirilir. Çocuklarda beyin gelişimi yaklaşık 14-16
yaşında
erişkin kapasitesine ulaşır. Bu döneme kadar gelişen beyin dikkat
eksikliği, uyku ile ilgili sorunlar gibi yakınmalara neden
olmaktadır.
Diş gıcırdatma sorunu da gelişimsel bir sorun olarak ele
alınabilir. Henüz gelişmekte olan ruhsal yapı erişkin kapasitesine
ulaşamamıştır. Erişkinden farklı olarak bebek ve çocuklarda gün
içinde yaşanan yoğun sevinç, korku, heyecan gibi duygular herhangi
bir denetleme olmadan olduğu gibi uykuya ve rüyaya yansır. Uykudan
önce bebek ve çocukla gün içinde yaşadıkları 15-20 dakika
konuşulur ve çocuk bu yoğun duygulara neden olan olayları dile
getirirse bunlar uykuya gitmemekte ve diş gıcırdatma sorunu da
azalmaktadır. Bebebk ve çocuklar gün içinde yaşadıklarını gerçek
ya da hayali aktarırlar. Anne babanın doğruluğuna bakmadan yaşanan
bu olayları paylaşması yeterlidir.
Bu durumun ayrıca kalıtımsal olarak anne ve babadan aktarıldığı,
bu çocukların birinci dereceden akrabalarında da aynı sorunun
olabildiği bilinmektedir.
Yukarıda bahsedilen basit öneriler yetmezse çocuğun gün içindeki
gerginliklerini değerlendirmek önemlidir. Taşınma, okul ya da
öğretmen değişikliği, anne baba tartışması, kardeş doğumu gibi
çocuğu zorlayan çevresel bir olay yine gün içi gerginliklere ve
gece uykuda diş gıcırdatmaya neden olabilmektedir. Eğer uyku
dışında iştah, davranış ve ders başarısına da yansıyorsa çocuğun
bir çocuk ve ergen psikiyatristi tarafından değerlendirilmesi ve
uygulanacak tedavilerle gerginliğin giderilmesi sorunu azaltacak
ya da yok edecektir.
Diş Protezi Nedir? Diş Protezi Nedir?
Dişlerin ve çevre dokuların çeşitli nedenlerle madde kaybına uğradığı ya da
tamamen yok olduğu, yani kaybedildiği durumlarda, onları onarmak ya da yerine
konması için kulllanılan, hazırlanmış materyallere protez adı verilir.
Protezin Amacı Nedir?
Protezde, hastanın kaybolan fonksiyonları tekrar kazandırılmaya çalışılırken,
aynı zamanda bozulan konuşmasının da düzeltilmesi ve estetik görünümün de daha
iyi olması amaçlanmaktadır. Böylelikle büyük oranda kaybedilen ağız sağlığı
düzeltilirken toplum içinde eksik ya da harap olmuş dişlerle yaşamak zorunda
kalan bireylerin psikolojik açıdan da desteklenmesi sağlanır. Çünkü bu şekilde
yaşamlarını ( bir süre de olsa ) sürdürmek zorunda kalan bireyler, öncelikle
gülmeyi unuturlar.
Bu da fonksiyonel bozuklukların yanı sıra, insanlarda kendine güven duygusunun
zedelenmesine neden olur. Bu tip hastalara yapılan çeşitli protezlerle
insanların yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçlanır.
Harap Olmuş Dişler Nasıl Korunur?
Yıllar boyunca insanların yemek yeme, çiğneme, yutkunma ve geceleri bazı
nedenlerle diş gıcırdatmaları sonucunda, dişler farklı oranlarda aşınırlar.
Ayrıca çürükler ve kaza sonucunda dişlerin bazı bölümlerinde kırılmalar oluşur.
Bu gibi durumlarda, kron adı verilen protezler ile dişlerin kaybolan yapıları,
tekrar yerine konur. Bu kronlar porselen, akril ya da dişhekimliği için özel
olarak üretilmiş olan metal alaşımları kullanılarak yapılır. Dişhekimliğinde son
dönemdeki gelişmeler bu yapıların son derece doğal görünmesini
sağlayabilmektedir.
Dişlerin kaybedilmesi sonucunda yapılan protezler genel anlamda iki türlüdür:
1. Ağızda kalan dişlerin üzerine yapılan ve hasta tarafından çıkartılamayan kron
, köprü gibi SABİT PROTEZLER
2. Hasta tarafından istenildiği zaman takılıp çıkartılabilen HAREKETLİ PROTEZLER
Estetik, Protezlerle Düzeltilebilir mi?
Eğer gülerken dişlerin görünümü insanları sürekli mutsuz kılıyorsa, o kişinin
bir dişhekimine başvurmasında yarar vardır. Kırılmış,renk değiştirmiş ya da
şekil bozukluğuna sahip dişler insanların estetiğinde son derece olumsuz bir
etki yaratırlar. Bu nedenle psikolojik olarak zarar gören insanlar yapılacak
çeşitli protezler yardımıyla kurtulabilirler.
İmplant Nedir?
İmplantlar, dişlerini kaybeden hastaların çene kemiği içine operasyonla
yerleştirilen saf titanyum ya da titanyum alaşımlarından yapılmış metal
yapılardır. Bunlar, hastaların kaybedilen dişleri yerine kullanılarak üzerlerine
yapılan protezlerle daha önce anlatılan amaçlara erişilmeye çalışılır.
Protez
Dişlerin ve çevre dokuların çeşitli nedenlerle madde kaybına
uğradığı ya da tamamen yok olduğu, yani kaybedildiği durumlarda,
onları onarmak ya da yerine konması için kulllanılan, hazırlanmış
materyallere protez adı verilir.
Protezin Amacı Nedir?
Protezde, hastanın kaybolan fonksiyonları tekrar kazandırılmaya
çalışılırken, aynı zamanda bozulan konuşmasının da düzeltilmesi ve
estetik görünümün de daha iyi olması amaçlanmaktadır. Böylelikle
büyük oranda kaybedilen ağız sağlığı düzeltilirken toplum içinde
eksik ya da harap olmuş dişlerle yaşamak zorunda kalan bireylerin
psikolojik açıdan da desteklenmesi sağlanır. Çünkü bu şekilde
yaşamlarını ( bir süre de olsa ) sürdürmek zorunda kalan bireyler,
öncelikle gülmeyi unuturlar.
Bu da fonksiyonel bozuklukların yanı sıra, insanlarda kendine
güven duygusunun zedelenmesine neden olur. Bu tip hastalara
yapılan çeşitli protezlerle insanların yaşam kalitesinin
yükseltilmesi amaçlanır.
Harap Olmuş Dişler Nasıl Korunur?
Yıllar boyunca insanların yemek yeme, çiğneme, yutkunma ve
geceleri bazı nedenlerle diş gıcırdatmaları sonucunda, dişler
farklı oranlarda aşınırlar. Ayrıca çürükler ve kaza sonucunda
dişlerin bazı bölümlerinde kırılmalar oluşur. Bu gibi durumlarda,
kron adı verilen protezler ile dişlerin kaybolan yapıları, tekrar
yerine konur. Bu kronlar porselen, akril ya da dişhekimliği için
özel olarak üretilmiş olan metal alaşımları kullanılarak yapılır.
Dişhekimliğinde son dönemdeki gelişmeler bu yapıların son derece
doğal görünmesini sağlayabilmektedir.
Dişlerin kaybedilmesi sonucunda yapılan protezler genel anlamda
iki türlüdür:
Ağızda kalan dişlerin üzerine yapılan ve hasta tarafından
çıkartılamayan kron , köprü gibi SABİT PROTEZLER
Hasta tarafından istenildiği zaman takılıp çıkartılabilen
HAREKETLİ PROTEZLER
Estetik, Protezlerle Düzeltilebilir mi?
Eğer gülerken dişlerin görünümü insanları sürekli mutsuz
kılıyorsa, o kişinin bir dişhekimine başvurmasında yarar vardır.
Kırılmış,renk değiştirmiş ya da şekil bozukluğuna sahip dişler
insanların estetiğinde son derece olumsuz bir etki yaratırlar. Bu
nedenle psikolojik olarak zarar gören insanlar yapılacak çeşitli
protezler yardımıyla kurtulabilirler.
İmplant Nedir?
İmplantlar, dişlerini kaybeden hastaların çene kemiği içine
operasyonla yerleştirilen saf titanyum ya da titanyum
alaşımlarından yapılmış metal yapılardır. Bunlar, hastaların
kaybedilen dişleri yerine kullanılarak üzerlerine yapılan
protezlerle daha önce anlatılan amaçlara erişilmeye çalışılır.
RADİSTANBUL ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY PENDİK GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
0-2165218836
0-216-6423432
Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik ve sefalometrik diş röntgeni cihazları bulunmaktadır.
Kurumumuzda yapılan tetkikler;
Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ultrason, gebelik ultrasonu, 3d 4d boyutlu ayrıntılı ultrason çekimleri, mamografi, kemik dansitometri, osteoporoz testi,tüm renkli doppler ve tüm ultrasonografik incelemeler
İKİNCİ DÜZEY FETAL ULTRASONOGRAFİDE
ANENSEFALİ
ENSEFALOSEL
SPİNA BİFİDA
MENENGOSEL
MİYELOMENENGOSEL
DANDY WALKER MALFORMASYONU
CHOROİD PLEKSUS KİSTİ
ARAKNOİD KİST
HİDROSEFALİ
GASTROSCHİSİZ
OMFALOSEL
FETUS PAPİRACEUS
ÇOĞUL GEBELİK
FETAL ASİT
POLİHİDROAMNİOS
OLİGOHİDROAMNİOS
RENAL ANOMALİLER
SSS ANOMALİLERİ
EKSTREMİTE ANOMALİLERİ
KRANYAL ANOMALİLER
MEGAURETER
UPJ OBSTRUKSİYONU
BARSAK ATREZİLERİ
DUDENAL ATREZİLER
KALP ANOMALİLERİ BOŞLUKLAR
VB ANOMALİLER ARAŞTIRILMAKTADIR.
Ekstremitelerde arterial ve venöz doppler, karotis vertebral doppler, renal arter doppleri, gebelik doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,
KISA BİLGİLER
RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
Vücuttaki damarlar içerisinde akan kanı görüntüler. Ağrısız bir tanı yöntemidir. Prob adı verilen bir alet incelenecek damarın üzerindeki ciltte gezdirilir. Prob ses dalgalarını vücuda gönderir ve yansıyan ekoları tekrar alır. Bilgisayar aracılığı ile organlardan yansıyan ses dalgaları görüntü haline dönüştürülür. Damarlar içerisinde akan kan hücrelerinden yansıyanlar 'Doppler etkisi' oluşturur. Bu olay sabit duran bir kişiye yaklaşan ve yanından geçerek ondan uzaklaşan ambulansın sireninin kulağımızda bıraktığı etkiye benzer. Aynı şekilde proba yaklaşan ve uzaklaşan kan hücrelerinden yansıyan ses dalgaları damarların farklı renklere boyanmasına neden olur. Böylece vücutta normalde ters yönde akım içeren atar ve toplar damarlar birbirinden ayırtedilebilir.
Ne İşe Yarar?
Renkli Doppler ultrasonografi ile vücudumuzun hemen her bölgesinde arter ve venlerdeki hastalıklar tanınabilirler.
Ultrason Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Kan damarlarınızın incelenmesi için renkli Doppler ultrasonografi tetkiki yaptıracaksanız ultrason ile ilgili bilginiz olmasına veya geçmişte bu tetkiki yaptırmış olmanıza rağmen hala sorularınız olabilir. Bu sorular Amerikan Ultrasonografi Enstitüsü (AIUM) nün yayımlanmış verileri göz önüne alınarak cevaplandırılmaya çalışılmıştır.
Ultrason Nedir?
Ultrason insan kulağının duyamayacağı yükseklikte frekansa sahip ses dalgasıdır. Cildin üzerinde gezdirilen bir prob yardımıyla vücuda gönderilen ses iç organlardan geri yansır. Yansıyan dalgalar (ekolar) prob tarafından tekrar alınır ve elektronik bir cihaz yardımıyla iç organların ekranda izlenebilen görüntüleri haline dönüştürülür. Bu tip ultrason 2D veya iki-boyutlu ultrason olarak adlandırılır. Devamlı olarak değişen bu görüntüler videokasete veya film kağıdına kaydedilebilir.
Renkli Doppler Ultrason Nedir?
Kan akımını değerlendirmek için kullanılan özel bir ultrason tipidir.
Geri dönen ekoların oluşturduğu görüntüler küçük monitörden izlenir. Ayrıca hareket eden kanın yansıttığı, geri dönen ses dalgaları cihazdaki hoparlörlerden duyulabilir. Bu sesler ağaçlara çarpan rüzgarın sesine benzer. Doktorun ekranda görüntüleri daha rahat görebilmesi için incelemenin yapıldığı oda işlem sırasında karanlıktır.
Klinikte kullanılan birkaç çeşit Doppler ultrason tipi vardır:
1. Devamlı Dalga renkli Doppler Ultrason: Kan damarlarındaki akım hakkında bilgi sağlamak için ses dalgalarının amplitüdündeki değişiklikleri kullanır. Tetkiki yapan hekim daralmış bir bölgeden geçen kan akımını değerlendirmek için probun oluşturduğu sesleri dinler. Ses farklılıklarına gore tanıyı koyar.
2. Dupleks Doppler Ultrason: Dupleks Doppler ultrason kan damarlarının ve damarları çevreleyen organların görüntüsünü almak için standart ultrason yöntemlerini kullanır. Ayrıca bir bilgisayar Doppler seslerini, incelenen damardaki kan akımının hızı ve yönü hakkında bilgi veren grafiklere çevirir. Bu tip Doppler ultrasonla vücut içindeki yapıları görmek ve bu yapıların içindeki kan akımını değerlendirmek aynı anda mümkün olur. Bunu gerçekleştirmek için ultrason makinası aynı anda iki ultrason yöntemini birlikte kullanır. Sadece damardaki kan akımının değerlendirilmesi isteniyorsa dupleks Doppler ultrason kullanılır.
3. Renkli Doppler Ultrason: Kan damarlarının içerisinde akan kanı temsilen bir bilgisayar Doppler seslerini kan damarlarının görüntüleri üzerine düşürür. Damardaki kan akımının hız ve yönünü temsil eden renkler biçimine çevirir.
4. Power Doppler Ultrason: Power Doppler ultrason akan kana renkli Doppler ultrasondan 5 kat daha duyarlı olan tekniktir. Power Doppler ultrason standart renkli Doppler ultrason yöntemiyle çok zor veya imkansız olan görüntüleri elde edebilir. Ayrıca, power Doppler ultrason karaciğer, böbrekler, testisler gibi parankimatöz organlarda kan damarlarındaki akımı değerlendirmek için kullanılır.
Doppler Ultrasonografi Neden Yapılır?
Doppler ultrason incelemesi kan damarları ve kanın damarlardan geçişi hakkında çok önemli bilgiler verir. Özellikle atar damar ve toplar damarlardaki problemleri değerlendirmek için çok uygun bir yöntemdir. Vücudumuzun her yerinde kan damarları olduğundan Doppler ultrason vücudumuzun hemen hemen her yerinde kullanılabilir. En sık kullanılan bölgeler boyun, kalp, karın ve bacaklardır.
Boyunda, renkli doppler ultrason en sık şah damarlarını ve vertebral arterleri (karotis vertebral ) incelemek için kullanılır. Bu damarlar beyine kan taşırlar ve tıkanabilirler. Tıkanma ''inme''ye neden olabilir. Doppler ultrason ile kan akımı ve yönünün doğru olup olmadığı hakkında bilgi edinilir.
Karın bölgesinde, Doppler ultrason başlıca tansiyon yüksekliğini araştırmak amacıyla böbreklerin, siroz gibi hastalıkları değerlendirmek için karaciğerin, dalak karın ağrısı nedenini araştırmak için barsaklara kan taşıyan damarların, tümör içi ya da komşuluğundaki damarların değerlendirilmesinde kullanılır.
Bacaklardaki kan akımının değerlendirilmesinde, atar damarlardaki tıkanıklıkların, toplar damarlardaki pıhtıların yada bacak şişmesinin nedeninin gösterilmesinde temel yöntemdir.
Tetkik Öncesi Hazırlık Gerekir mi? Tetkik Sırasında Ağrı Olur mu?
Çoğu Doppler ultrason incelemesi için hazırlık gerekmez. Karın bölgesini içeren incelemeler için tetkik öncesi 6 saat açlık istenir. İnceleme sırasında kullanılan ve cilde sürülen jel kolayca silinebilmesine rağmen kolay yıkanabilen bir giysi giyilmesi önerilir. İnceleme ağrılı değildir.
Doppler ultrason incelemesi ortalama 15 – 60 dakika sürer. İşlemin süresi incelenecek vücut bölgesine ve anatomisinin zorluğuna göre değişir. Arteriyoskleroz (damar sertleşmesi) hastalığında damarları değerlendirmek güç olabilir ve tetkik daha fazla zaman alabilir.
Doppler ultrason konusunda uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılır ve değerlendirilir.
Kontrol tetkikleri hastalığın tedaviye cevap verdiğini veya ilerlediğini değerlendirmek için gerekli olabilir.
Bilinen zararlı bir etkisi yoktur. Yıllardır yaygın olarak kullanılan tanısal ultrasona ait bildirilmiş yan etki bulunmamaktadır. Gelecekte ultrasonun olası biyolojik etkilerinin tanımlanması ihtimalinin olmasına rağmen, bugünkü bilgilerimiz ultrasonun hastalara faydalarının, eğer varsa bile, risklerinden daha ağır bastığı yönündedir.
VARİS NEDİR?
Derimizin altındaki yüzeyel toplardamarların yetmezliğidir. Bir başka deyişle, bacaktaki yüzeyel toplardamarların genişleyerek kıvrıntılı büküntülü bir görünüm alması ve derinin altında görünür olmasıdır. Bunun temel nedeni
de toplardamarların içinde bulunan
kapakçıkların bozulmasıdır. Varisler deriden gözüken kırmızı, mavi - mor ince ya da parmak kalınlığına varabilen damar genişlemeleri şeklinde görülebilir. Genetik yatkınlığı olanlarda, kadınlarda, ayakta uzun süreli kalmayı gerektiren meslek gruplarında (hekimler, öğretmenler vs) daha sık görülmektedır. Varisi olan kadınların hamilelik dönemlerinde varis şiddeti artabilmektedir. Günümüzde kapakçıkların bozuk olup olmadığı renkli Doppler ultrasonografi ile kolaylıkla tanınabilmektedir.
PENİL RENKLİ DOPPLER
Sertleşme problemi (ereksiyon kusuru-impotans) varlığında penisin kan akımının bozuk olup olmadığına bakılır.
Ereksiyon Kusuru (İmpotans) Nedir?
Erkek cinsel organı penis, normal koşullarda yumuşak bir dokudur. Cinsel uyarı karşısında bu bölgeye kan getiren atar damarlarda akım artar. Kanın geriye dönüşünü sağlayacak toplar damarlarda ise kasılma olur. Peniste süngersi cisimler içerisinde hızla biriken kan geri çıkamaz. Bu birikme, penisin şişmesine ve sertleşmesine neden olmaktadır. Erkek cinsel organının cinsel birleşme için gereken sertliğe ulaşamaması impotans, iktidarsızlık olarak isimlendirilir.
Başlıca Nedenleri Nelerdir?
İmpotans bir hastalık değildir.
Bir takım sorunların kendisini ikincil olarak gösterme şeklidir. Günümüzde bu sorun üzerinde ciddi çalışmalar yapılmış ve nedenleri 4 ana grupta belirlenmiştir:
1.Psikolojik nedenler
2. Fiziksel nedenler
3. Hem ruhsal hem fiziksel nedenler
4. Nedeni bilinmeyenler
Yaklaşık %85 olguda neden fiziksel (organik) dir. Olguların %10' dan biraz daha fazlası ise psikolojik nedenlidir. Yani bütün sorun kişinin düşüncelerinde saklıdır. %5 kadar olguda neden bilinememektedir. Bir erkekte bir kez impotans görüldüğünde, bunu hep yaşamak korkusu psikolojik nedenli impotansa dönüştürebilir. Eğer bir fiziksel neden bulunamıyorsa psikolojik impotans olduğu düşünülür. Kötü evlilikler, düşük cinsel performans, iş stresi, depresyon impotans nedeni olabilir.
Her erkek hayatında bir ya da birkaç geçici impotans dönemi yaşar.
Fiziksel impotans nedenleri arasında Diabetes Mellitus (şeker hastalığı), damar hastalıkları, pelvis bölgesinin ciddi operasyonları, bel kemiği travmaları gelir. Ayrıca;
Endokrin (hormonal) Nedenler: Ereksiyon için, başta testesteronun etkisine ihtiyaç vardır. Eksikliğinde mutlaka impotans görülmez. Tiroid hormonlarının eksikliği de tam olmayan ereksiyona neden olabilir. Prolaktin hormonunun fazlalığı testesteron yapımını azaltacağından ciddi impotansa neden olabilir.
Bazı ilaçlar: Östrojenler, anti-androjenler, LHRH analogları, beta blokerler, kalsiyum antagonistleri, MAO inhibitorleri, trisiklik anti-depresanlar da impotans nedeni olabilmektedir.
Madde Bağımlılığı İmpotans Yapar mı?
Alkol, sigara gibi madde bağımlılıkları da impotans konusunda ciddi sorunlar yaratmaktadır.
İmpotansta Renkli Doppler İnceleme Nasıl Yapılır?
http://radistanbul.blogspot.com
Renkli Doppler ultrasonografi ile penise arterler ile yeterli kan gelip gelmediği, yeterli kan geliyorsa, gelen kanın penis içerisinde yeterince kalıp kalmadığı (toplar damar kapaklarının sağlam olup olmadığı) tespit edilir.
Penis içi kapiller damarların genişlemesini sağlamak amacıyla inceleme sırasında penis içerisine damar genişletici bir ilaç -hasta yaşı göz önüne alınarak- belirli dozda verilir.
Penis cildi üzerine jel sürülerek ultrasonografi probu ile penis içi damarlar değerlendirilir.
İnceleme ağrılı değildir. Bazen penis içerisine verilen ilaç hafif yanma hissi verebilir.
İlk defa 1980' li yıllarda kullanılan renkli Doppler ultrasonografi, ereksiyon kusurunda patolojinin damar kaynaklı olup olmadığını belirler. Tetkikin yapıldığı odanın sessiz ve loş olması gerekir. Hastanın da gergin olmaması tetkikin doğruluk oranını artırır.
Peniste oluşan sertleşmenin kaybolma süresi bazen (özellikle psikolojik impotansta) uzayabilir. Bu nedenle test sonrası cinsel uyarı, mastürbasyon ve cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.
Tetkikin Zararlı Etkisi Olur mu?
Renkli Doppler ultrasonografi ne inceleme sırasında ne de inceleme sonrasında hiç bir zarar vermez. Cinsel hayatı olumsuz yönde etkilemez.
Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri,
Mammografi çekimleri,
TİROİD ULTRASONOGRAFİSİ Tiroid bezi boyunda yer alan ve metabolizmayı düzenleyen bir organdır. Diğer yüzeyel vücut organları gibi ultrasonografi ile kolaylıkla değerlendirilebilir. Tetkik ağrısızdır ve hazırlık gerektirmez. Tiroid ultrasonu guatr (tiroidin büyümesi), nodül (kistik, tümöral olabilir) araştırılması için kullanılabilir. Jel sürülerek ses dalgası gönderen prob boyun üzerinde gezdirilir ve tiroid bezinden yansıyan ses dalgaları bilgisayar yardımıyla monitörde görüntü oluşturur. İncelemenin radyasyon riski yoktur. Tümör şüphesi varsa ultrason rehberliğinde ince iğne ile hücre örnekleri alınıp sitolojik inceleme yapılabilir. |
| |
|
KALÇA USG
KALÇA ULTRASONU
Yenidoğan ve süt çocukluğu döneminde kalça ekleminin değerlendirilmesinde kullanılan basit ve ağrısız bir yöntemdir.
Ne Zaman Yapılması Uygun Olur?
Doğumdan sonraki ilk günlerde yapılabilir. Anglo-Amerikan literatüründe işlem için en uygun zaman doğum sonrası 3. hafta ile 6. hafta arasıdır. Ancak 5-6 aya kadar (bebek kilolu değilse 10-12 aya kadar) yapılabilmesi mümkündür.
Nasıl Yapılır?
Bebek, bezi açık şekilde muayene masasına yan yatırılır. Ilık jel sürülmüş prob yardımıyla kalça eklemleri bacaklar düz ve kıvrılmış pozisyonda iken incelenir. Bebeğin ağlaması ve hareketleri işlemi güçleştireceğinden, sakin olması için inceleme öncesi doyurulması tavsiye edilir.
Ne Kadar Sürer?
Genellikle 5-15 dakika içerisinde biter.
Kalça ekleminin anormal gelişiminin ya da yerleşiminin gösterilmesinde son derece duyarlıdır. İncelemenin sonucu çıkık saptanırsa tedaviye erken başlanmış olacağından ameliyata gerek kalmaz. Bacağı kurbağa pozisyonunda tutan bandajların birkaç ay kullanılması ile kalça tamamen normale döner. Tedavinin etkinliği de ultrasonografi ile takip edilir.
Erken çocukluk döneminde açıklanamayan topallama olduğunda, kalça ekleminin geçici sinoviti denen, eklem hareketlerini sınırlayabilen iltihabi durum ultrasonografi ile görülebilir.
PEDİATRİK USG
MAMOGRAFİ
Memelerin düşük dozlu X ışını (Röntgen ışını) yardımı ile detaylı görüntüsünün çıkarılmasıdır.Meme muayenesi esnasında bulunan şüpheli bir kitlenin yerinin ve özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Elli yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ile %90' ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceği tahmin edilmektedir. Meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık meme muayeneleri normal olan kadınlarda da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir.
Mamografi Ne Zaman Yaptırılmalıdır?
Mamografi incelemesine başlamadan önce mutlaka dikkatli bir meme muayenesi de yapılırsa tanı olasılığı artacaktır. Meme kanseri kadınlarda nispeten sık görülen bir kanserdir; kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Her 12 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanmakta ve her 25 kadından biri meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Tarama testlerinin amacı bir hastalığın ortaya çıkacağını önceden anlamaya çalışmak veya hastalığı erken evrede yakalamaktır. Mamografinin kadınlara belli aralıklarla yapılmasının doktorlar tarafından şiddetle önerilmesinin nedeni, bu tarama testi sayesinde meme kanserinin erken tanınabilmesiyle hastalığa bağlı ölüm riskinin %25-80 oranında azaltılabilmesidir. Tarama amaçlı mamografiye meme kanseri açısından risk faktörleri bulunmayan kadınlarda 40 yaşında başlanmalı, 50 yaşına kadar 2 yılda bir, daha sonra yılda bir rutin olarak uygulanmalıdır. Yapılan meme muayenesinde bir sorun saptanması durumunda veya kadının her ay kendi yaptığı meme muayenesi esnasında bir kitle saptaması ve bunun doktor muayenesiyle doğrulanması durumunda mamografi yenilenir. Otuz yaşın altındaki kadınlarda meme dokusunun yoğun olması nedeniyle görüntülemenin zor olması, meme kanseri görülme olasılığının oldukça düşük olması nedeniyle rutin mamografi önerilmez. Bu yaş grubunda genellikle meme ultrasonografisi yapılır. Ailede (anne, kardeş) meme kanseri varsa veya meme kanseri risk faktörleri olan kadınlarda mamografi aralıkları hekim tarafından düzenlenir.
Tarama mamografi meme dokusunun adet döngüsünün içinde en iyi görüntülenebildiği dönemde yapılmalıdır. Bu dönem adet kanamasının başladığı ilk hafta içerisinde hormon seviyelerinin nispeten düşük olduğu günlerdir.
Mamografi Diğer Tetkiklerden Farklı mıdır?
Mamografi, özel bir röntgen cihazı yardımıyla her iki memenin sıkıştırılarak çeşitli pozisyonlarda filmlerinin alınmasıdır. Mamografi çekimi esnasında meme dokusunun iyice sıkıştırılmasının amacı daha küçük lezyonları görebilmek ve radyasyon dozunu en düşük seviyeye indirmektir.
Önceden Yaptırılmış Meme Tetkikleri Önemli midir?
Mamogramlar yorumlanırken genellikle önceki yıllardaki görüntüler de dikkate alınır. Bu nedenle mamografi filmlerinin ve raporlarının muhafaza edilmesi ve düzenli olarak radyoloji uzmanına sunulması son derece önemlidir.
Elde edilen görüntüler incelenirken meme dokusunda kitle, mikrokalsifikasyon (kireçlenme) aranır, süt bezlerinin meme dokusu içindeki yapısı ve dağılımına bakılır, meme cildinin kalınlığı, koltuk altı lenf bezlerinin durumu değerlendirlir.
Mamogramlarda saptanan kitlenin solid mi (tümöral) yoksa kistik mi (sıvı içerikli) olduğunu anlamak için doktor tarafından istenmemişse bile "ücret talep edilmeden" ultrasonografik ek inceleme (kontrol) yapılır. Kanser düşündüren bir görüntü varsa biyopsi önerilir.
Mamografi memedeki değişiklikleri hastanın kendisi ya da doktoru tarafından hissedilemeyecek kadar küçük iken görüntüleyebilir. Ele gelen kitle varsa, bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılır.
Biyopsi lokal anestezi sonrası kuşkulu dokudan iğne ile hücre örneği alınarak patoloji laboratuvarında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Ultrasonografi rehberliğinde yapılabilir.
MEME ULTRASONOGRAFİSİ
Bu yöntemde prob tarafından memeye gönderilen yüksek frekanslı ses dalgaları değişik dokulardan yansıyarak yine prob tarafından toplanır ve bilgisayarlar aracılığı ile monitörde görüntülenir, radyasyon içermez.
Muayenede ele gelen kitle veya mamografide anormal olduğu düşünülen bir alan ultrasonografi ile değerlendirilir. Ultrason özellikle tümör ile kisti (sıvı içeriklidir) ayırt etmekte faydalıdır
Otuzbeş yaşın altındaki kadınlarda ilk kullanılacak tanı yöntemidir. Radyasyon içermediği için hamile kadınlarda meme incelemesinde ideal yöntemdir.
Başka bir kullanım alanı da silikonlu memelerde sızıntı (kaçak) veya yırtık (rüptür) değerlendirmesidir.
Ayrıca meme enfeksiyonlarının tanısında da güvenle kullanılır.
Meme ultrasonu eşliğinde kist aspirasyonu ve biyopsi gibi girişimsel işlemler yapılabilir.
Sırtüstü yatar durumdaki hastanın memesine ses dalgalarının geçirgenliğini artıran jel sürülür. Prob meme cildinde yavaşça gezdirilir. Görüntüler ekranda izlenir.
Karşılaştırma gerekliliği nedeni ile iki meme de incelenmelidir. İşlem yaklaşık 20-45 dakika sürer.
MAMOGRAFİ
Memelerin düşük dozlu X ışını (Röntgen ışını) yardımı ile detaylı görüntüsünün çıkarılmasıdır.
Meme muayenesi esnasında bulunan şüpheli bir kitlenin yerinin ve özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Elli yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ile %90' ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceği tahmin edilmektedir. Meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık meme muayeneleri normal olan kadınlarda da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir.
Mamografi Ne Zaman Yaptırılmalıdır?
Mamografi incelemesine başlamadan önce mutlaka dikkatli bir meme muayenesi de yapılırsa tanı olasılığı artacaktır. Meme kanseri kadınlarda nispeten sık görülen bir kanserdir; kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Her 12 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanmakta ve her 25 kadından biri meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Tarama testlerinin amacı bir hastalığın ortaya çıkacağını önceden anlamaya çalışmak veya hastalığı erken evrede yakalamaktır. Mamografinin kadınlara belli aralıklarla yapılmasının doktorlar tarafından şiddetle önerilmesinin nedeni, bu tarama testi sayesinde meme kanserinin erken tanınabilmesiyle hastalığa bağlı ölüm riskinin %25-80 oranında azaltılabilmesidir. Tarama amaçlı mamografiye meme kanseri açısından risk faktörleri bulunmayan kadınlarda 40 yaşında başlanmalı, 50 yaşına kadar 2 yılda bir, daha sonra yılda bir rutin olarak uygulanmalıdır.
Yapılan meme muayenesinde bir sorun saptanması durumunda veya kadının her ay kendi yaptığı meme muayenesi esnasında bir kitle saptaması ve bunun doktor muayenesiyle doğrulanması durumunda mamografi yenilenir. Otuz yaşın altındaki kadınlarda meme dokusunun yoğun olması nedeniyle görüntülemenin zor olması, meme kanseri görülme olasılığının oldukça düşük olması nedeniyle rutin mamografi önerilmez. Bu yaş grubunda genellikle meme ultrasonografisi yapılır. Ailede (anne, kardeş) meme kanseri varsa veya meme kanseri risk faktörleri olan kadınlarda mamografi aralıkları hekim tarafından düzenlenir.
Tarama mamografi meme dokusunun adet döngüsünün içinde en iyi görüntülenebildiği dönemde yapılmalıdır. Bu dönem adet kanamasının başladığı ilk hafta içerisinde hormon seviyelerinin nispeten düşük olduğu günlerdir.
Mamografi Diğer Tetkiklerden Farklı mıdır?
Mamografi, özel bir röntgen cihazı yardımıyla her iki memenin sıkıştırılarak çeşitli pozisyonlarda filmlerinin alınmasıdır. Mamografi çekimi esnasında meme dokusunun iyice sıkıştırılmasının amacı daha küçük lezyonları görebilmek ve radyasyon dozunu en düşük seviyeye indirmektir.
Önceden Yaptırılmış Meme Tetkikleri Önemli midir?
Mamogramlar yorumlanırken genellikle önceki yıllardaki görüntüler de dikkate alınır. Bu nedenle mamografi filmlerinin ve raporlarının muhafaza edilmesi ve düzenli olarak radyoloji uzmanına sunulması son derece önemlidir.
Mamografi Filmi Okunurken Nelere Dikkat Edilir?
Elde edilen görüntüler incelenirken meme dokusunda kitle, mikrokalsifikasyon (kireçlenme) aranır, süt bezlerinin meme dokusu içindeki yapısı ve dağılımına bakılır, meme cildinin kalınlığı, koltuk altı lenf bezlerinin durumu değerlendirlir.
Mamogramlarda saptanan kitlenin solid mi (tümöral) yoksa kistik mi (sıvı içerikli) olduğunu anlamak için doktor tarafından istenmemişse bile "ücret talep edilmeden" ultrasonografik ek inceleme (kontrol) yapılır. Kanser düşündüren bir görüntü varsa biyopsi önerilir.
Çok Küçük Tümörler Mamografide Görülür mü?
Mamografi memedeki değişiklikleri hastanın kendisi ya da doktoru tarafından hissedilemeyecek kadar küçük iken görüntüleyebilir. Ele gelen kitle varsa, bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılır.
Meme Biyopsisi Nedir? Ne Zaman Yapılır?
Biyopsi lokal anestezi sonrası kuşkulu dokudan iğne ile hücre örneği alınarak patoloji laboratuvarında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Ultrasonografi rehberliğinde yapılabilir.
MEME ULTRASONOGRAFİSİ
Bu yöntemde prob tarafından memeye gönderilen yüksek frekanslı ses dalgaları değişik dokulardan yansıyarak yine prob tarafından toplanır ve bilgisayarlar aracılığı ile monitörde görüntülenir, radyasyon içermez.
Hangi Amaçlarla Ultrasonografi Yapılır?
Muayenede ele gelen kitle veya mamografide anormal olduğu düşünülen bir alan ultrasonografi ile değerlendirilir. Ultrason özellikle tümör ile kisti (sıvı içeriklidir) ayırt etmekte faydalıdır
Ultrasonografinin Mamografiye Tercih Edildiği Durumlar Var mıdır?
Otuzbeş yaşın altındaki kadınlarda ilk kullanılacak tanı yöntemidir. Radyasyon içermediği için hamile kadınlarda meme incelemesinde ideal yöntemdir.
Başka bir kullanım alanı da silikonlu memelerde sızıntı (kaçak) veya yırtık (rüptür) değerlendirmesidir.
Ayrıca meme enfeksiyonlarının tanısında da güvenle kullanılır.
Meme ultrasonu eşliğinde kist aspirasyonu ve biyopsi gibi girişimsel işlemler yapılabilir.
Nasıl Yapılır?
Sırtüstü yatar durumdaki hastanın memesine ses dalgalarının geçirgenliğini artıran jel sürülür. Prob meme cildinde yavaşça gezdirilir. Görüntüler ekranda izlenir.
Ne Kadar Sürer?
Karşılaştırma gerekliliği nedeni ile iki meme de incelenmelidir. İşlem yaklaşık 20-45 dakika sürer.
Kemik Yoğunluğu Ölçümü.
Hizmet verilen ilçeler, İSTANBUL ANADOLU YAKASI
ÜMRANİYE, ÜSKÜDAR, BEYKOZ, AĞVA, ŞİLE, ÇEKMEKÖY, ALEMDAĞ, REŞADİYE, TAŞDELEN, SULTANBEYLİ, PENDİK, KARTAL, MALTEPE, TUZLA, GEBZE
UYGUN TETKİK VE GÖRÜNTÜLEME FİYATLARI İLE İSTANBULDA BULUNAN TÜM KAMU VE ÖZEL HASTANE HASTALARINA HİZMET VERİLMEKTEDİR.
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ BİLGİLER
Son dört yıldır ÜMRANİYE SONDURAKTA hizmet vermekteyiz.
Amacımız güncel teknolojiyi deneyimli bir ekip ve uygun fiyatlarla hastalarımıza ulaştırmaktır.
Vizyonumuz gelecekte bir MARKA olmak, teknolojiyi yakın takip etmek, kendimizi sürekli geliştirmektir.
Hizmet verdiğimiz modaliteler hakkında bilgiler:
KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ
Kemik erimesi, mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.
KEMİK DANSİTOMETRE
Kemiklerin yapısında yer alan maddelerin yoğunluğunu ölçen bir yöntemdir. Bu yöntemle kemik madde kaybı (osteoporoz) saptanır.
Osteoporoz Nedenleri Nelerdir?
1. Primer (yaş, cinsiyet, sigara, aşırı alkol tüketimi gibi yaşam tarzına bağlı nedenler)
2. Sekonder (hastalıklar ve ilaçlar) sonucu oluşan madde kaybı
Güvenli midir?
Günlük hayatta bilgisayar kullanırken alınan radyasyon kadar X ışını kullanılır. Hiçbir yan etkisi yoktur.
İnceleme Nasıl Yapılır?
Yaklaşık 15 dakika civarında yatarak yapılan bir işlemdir. Ağrı ve acı kesinlikle yoktur. Sadece kımıldamadan yatmak gerekmektedir.
Kimlere Yapılır?
Kemik kaybı riskinin yüksek olduğu, menopoz sonrası kadınlar için ilk çekim normal ise 3 yılda bir kontrol amaçlı çekimler önerilmektedir. Kemik kaybı söz konusu ise kontrol periyodunu tedaviyi yapan hekim belirleyecektir.
Hazırlık Gerekir mi?
Hiçbir ön hazırlık gerekmemektedir, günün her saatinde çekilebilir.
Kemik mineral dansitometrisi kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.40 yaş ve üzeri kadınlar mutlaka kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalıdırlar. Çünkü günümüzde kadınlar doğum sayısı, sigara kullanımı, yanlış beslenme alışkanlıkları, yeterli egzersiz yapamama gibi nedenler ile yüksek risk altındadırlar.Kemik erimesi kadınlara özgü bir hastalık değildir, erkeklerde de görülmektedir. Özellikle bazı metabolik hastalıklar,kortizon gibi ilaçların kullanımı kemik erimesine neden olurlar.
ULTRASON US USG ULTRASONOGRAFİ
Yüksek frekanslı ses ( ultrasound ) dalgalarının farklı yoğunluktaki doku yüzeylerinden yansıması ile iç organların görüntülenmesidir.
Yumuşak doku patolojilerinin incelenmesinde ve organların sınırlarının belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Sıvılarda yansıma olmadığından kistik yapılar solid yapılardan kolayca ayrılabilirler.
İç organ patolojilerinin tespitinde hastayı rahatsız etmeden kolay uygulanabilen noninvaziv bir yöntem olması nedeniyle tercih edilmektedir.
Ultrason öncesinde ön hazırlık gerebilir. Bu nedenle randevu alınması ve randevu sırasında verilecek bilgilere dikkat edilmesi önemlidir.
GEBELİKTE ULTRASON
Bebeğin sayısı, geliş şekli, duruş şekli, anatomik yapısı, plasenta yerleşimi, amnion sıvı miktarı, gebelik yaşı, annedeki pelvik kitlelerin değerlendirilmesi için kullanılan en iyi yöntemdir. Ultrasonografinin bebek üzerinde şimdiye kadar kanıtlanmış bir yan etkisi bildirilmemiştir. Bilakis günümüzde gebelik takibinde güvenilir yöntemlerden biridir.
Erken gebelikte gebeliğin normal olup olmadığını ( dış gebelik, çoğul gebelik, mol, bozulmuş gebelik,...), gebelik yaşını saptamak için,
11-14. haftalar arasında ense pilisi kalınlığı –nuchal translucency- ölçümü için,
19-23. haftalar arasında ( ayrıntılı ultrason detaylı fetal analiz ) anomali taraması için,
32. haftadan sonra bebek gelişiminin değerlendirilmesi için ultrason yapılmaktadır.
MEME ULTRASONOGRAFİSİ
Tanı ve tarama metodu olarak kullanılan meme ultrasonografisinde iyonize ışınlar kullanılmadığı ve insan sağlığına zararı tesbit edilmediği için günümüzde noninvaziv, ekonomik bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Adölesan dönemde, genç kadınlarda ve hamilelik döneminde primer görüntüleme yöntemidir. Bir çok meme kanserleri ultrasonografi ile tanınabilmektedir. Ancak ele gelmeyen kitlelerde yetersiz kaldığı için meme ultrasonografisi tek başına değil, mammografi ile beraber yapılmalıdır. Mammografiyi tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılmalıdır.
PROSTAT ULTRASONOGRAFİSİ
Ultrasonografinin prostat kontrolünde avantajları hastaya zarar vermemesi, kolay uygulanması, maliyetinin düşük olması ve iyonize radyasyon içermemesidir. Transabdominal ultrason işleminde prostatın boyutu, ağırlığı ve anatomik şekli belirlenir. Transrektal ultrason işleminde bunların yanı sıra prostatın doku detayları da değerlendirilmektedir. Bu işlem esnasında Renkli Doppler ve Power Doppler metodları ile kanserden şüphelenilen alanların kanlanması değerlendirilebilmektedir.
4 BOYUTLU ULTRASON
4 boyutlu ultrasonografi klasik 2 boyutlu ultrasonografi kullanımını gereksiz kılacak ölçüde bir yöntem değildir. Her ikisinin de avantajlı olduğu üstünlükleri vardır. Örneğin, yarık damak ve dudak anomalilerinin saptanmasında, kol ve bacaklardaki bazı detay anomalilerin görülmesinde, nöral tüp defektlerinde 4 boyutlu ultrasonografi daha detaylı bilgi verebilmektedir. Buna karşın 2 boyutlu ultrasonografi bebeğin iç organlarını değerlendirmede hala 4 boyutlu ultrasonografiden üstündür.
4 boyutlu ultrasonografi ile anne ve baba adayları doğmamış bebeklerinin gerçek görünümü ile normalde doğumdan sonra kurulması beklenen duygusal bağlarını daha önceden oluşturmaktadırlar.
Görüntüler video formatında CD'ye kaydedip korunabilmektedir.
JİNEKOLOJİK ULTRASONOGRAFİ
Ultrason, insanların duyabileceğinden daha yüksek frekansa sahip bir sestir. Cildin üzerine veya vajina gibi bir vücut boşluğuna yerleştirilen prob adlı bir cihazla vücuda gönderilen ses dalgaları iç organlar tarafından geri yansıtılır. Dönen sesler (ekolar) aynı prob tarafından alınarak bir bilgisayar vasıtasıyla monitörde resme dönüştürülür. Ultrason görüntüleri videoteyp, film veya kağıda kayıt edilebilir. Tanısal ultrason tetkiki genellikle sonografi veya ultrasonografi olarak adlandırılır.
Ultrason Güvenli midir?
Ultrasonun tıbbi amaçlı kullanımına bağlı bilinen zararlı bir etkisi yoktur. Tanısal ultrasonun uzun yıllardır devam eden yaygın kullanımı herhangi bir yan etki ortaya çıkarmamıştır. Hayvanlarda yapılan çalışmalar tanısal ultrasonun herhangi bir yan etkisi olmadığını göstermiştir.
Neden Yapılır?
Elle yapılan pelvik muayenenin sağladığı bilgiler yeterli olmayabilir. Pelvik ultrason ile rahim ve yumurtalıklar görüntülenebilir. Ultrason elle yapılan muayene bulgularını açıklamak için yardımcı olabilir veya ek bilgiler sağlayabilir. Pelvik ultrason tetkikinin en sık yapılma nedenleri:
-Kasık ağrısı
-Anormal vajinal kanama,
-Jinekolojik muayene sırasında şüpheli kitle araştırılmasıdır.
Pelvik Ultrason Nasıl Yapılır?
Bu konuda profesyonel eğitim almış doktor tarafından yapılır. Pelvik bölgenin ultrason tetkiki için 2 yöntem vardır:
1. Transabdominal Ultrason: Karnın alt bölgesinde cilt üzerine yerleştirilen bir prob yardımıyla yapılır.
2. Transvaginal Ultrason: İnce çubuk şeklindeki prob üzerine koruyucu bir kılıf geçirilerek buna kayganlaştırıcı bir jel sürülür ve vajinaya yerleştirilir.
Ultrason Tetkiki Ne Kadar Sürer?
10-15 dakika kadar sürer.
Özel Bir Hazırlık Gerekir mi?
Abdominal inceleme sırtüstü yatar vaziyette yapılır. Daha iyi görüntü almak için mesane dolu olmalıdır. İşlemden önce su içmek ve idrara çıkmamak gerekir.
Vajinal inceleme jinekolojik muayene pozisyonunda yapılır. İşlemden önce idrar kesesi boşaltılmalıdır.
Ultrason Abdominal mi Yoksa Vajinal Yoldan mı Yapılmalıdır?
Bu karar tetkikin yapılma sebebine bağlıdır. Bazı durumlarda sadece karın ultrasonu yapılması gerekebilir, bazı durumlarda ise sadece vajinal ultrason yeterli olacaktır. Ancak çoğu kez hem karın hem de vajinal ultrason gerekir. Bu kararı doktorunuz verecektir.
Her bir incelemenin ayrı avantajları vardır. Abdominal yaklaşımla tüm pelvik bölgenin panaromik görüntüleri alınabilir. Bu yolla iç organların birbiri ile ilişkisi görülebilir. Vajinal yolla, prob inceleme alanına daha yakın olduğu için daha iyi görüntüler elde edilir. Vajinal yolla yapılan ultrason tetkiki erken gebelik döneminde fetal kalp atışlarını görmek, rahimin iç tabakasını değerlendirmek ve yumurtalıklardaki bir kistin boyutlarını ölçmek için çok faydalıdır.
Vajinal Ultrason Zararlı mıdır?
Ağrısız bir işlemdir. Genellikle jinekolojik muayeneden daha rahattır. Eğer vajinal kanama varsa, hamilelik olsa bile vajinal ultrasonun bir zararı yoktur.
Doppler Ultrason Nedir?
Pelvik organlara ve vücudun diğer kısımlarına giden kan akımını değerlendirmek için kullanılır. Kan akımları ultrason cihazının mikrofonundan duyulabilir, grafik ve renklerle gösterilebilir. İşlem sırasında acı hissedilmez. Doppler ultrason tetkikinin yapılmasına genellikle inceleme sırasında karar verilir.
ENDOANAL ULTRASONOGRAFİ
Terminolojik olarak anal ultrasonografi, rektal ultrasonografi, ERUS gibi isimler ile de anılmaktadır. Anüs ve çevre dokuların patolojilerinin incelenmesinde kullanılmaktadır. Küçük çaplı prob kullanıldığında anal kanal anatomisinin değişmemesi avantaj oluşturmaktadır.
Hangi Durumlarda Kullanılır?
1. Anal inkontinans (gaz-dışkı kaçırma): Sfinkter kasları ve çevre dokuların sağlam olup olmadığı görülmektedir.
2. Bilinen rektal ve/veya anal kanser: Hastalığın evresini (yayılımını) belirlemede kullanılmaktadır. Ayrıca, tedavi sonrası hastalığın durumunu belirlemede de kullanılabilmektedir.
3. Perianal fistül: Anüs çevresindeki akıntılı durumlarda genellikle, altta yatan bir fistül (iltihabi traktüs) vardır. Fistülün tedavisinden önce yayılımı ve şekli belirlenirse tedavi başarısı artmaktadır. Bu nedenle fistüllerin trasesini belirlemede tercih edilen bir yöntemdir.
4. İç hemoroid: Anal kanal duvarında gelişen kıvrımlı toplardamarlar bu yöntemle kolaylıkla tanınabilmektedir. İnceleme sırasında anal kanal anatomisi bozulmadığından dolayı hemoroidlerin yerleşim yeri doğru olarak tanımlanmaktadır.
5. Anüste çatlak (fissür): Ağrılı bir durum olmakla birlikte günümüzde mevcut olan küçük çaplı problar rahatlıkla kullanılabilmektedir.
Nasıl Yapılır?
Hasta yatar pozisyonda iken (genellikle sol yanına yatmaktadır) 360 derece görüş açısı olan çubuk şeklinde problar ile inceleme gerçekleştirilmektedir. Tetkik endikasyonuna göre probun ucundaki balon, gazsız su ile şişirilmektedir. Fistülün iç ağzının anüs ya da rektuma açılımı konusunda şüphe varsa, fistülün dış ağzından küçük miktar hidrojen peroksid (oksijenli su) verilmesine gereksinim olabilmektedir.
Kim Yapar?
İncelemeyi konusunda deneyimli radyoloji hekimi yapmaktadır.
Tetkikin Zararlı Etkisi Var mıdır?
Röntgen gibi iyonize radyasyon kullanılmadığından ultrasonun bilinen zararlı bir etkisi yoktur.
Hazırlık
Genellikle hazırlığa gereksinim olmamakla birlikte rektal tumör evrelemesi gibi durumlarda fleet enema ile hazırlık gerekebilmektedir.
RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
Bir organın veya damarının kan akımını inceleyerek, akımın miktarı, akımı engelleyen yapı varlığı, akımın normal yönde olup olmadığı değerlendirilebilir. Atardamarlar kırmızı toplardamarlar mavi renk şeklinde görülür.
Renkli Doppler Ultrasonografi incelemesi ile:
Kol ve bacak damarları
Karaciğeri besleyen damarlar
Böbreği besleyen damarlar
Boyun damarları
Gebelerde, anneye ve fetusa ait damarlar
OBSTETRİK ULTRASONOGRAFİ
Ultrasonografi, gebelik takibinde kullanılan kolay uygulanabilir, etkili, güvenli bir yöntemdir. Anne adayının karın cildine temas eden prob aracılığı ile yüksek frekanslı ses dalgaları gönderilir. Ses dalgaları fetüsün dokularından değişik miktar ve şekilde yansıyarak geri döner. Ekolar bilgisayar tarafından işlenerek monitore görüntü olarak aktarılır.
Hangi Durumların Tanısında Yararlanılır?
Anne karnındaki bebeğin kalp atımları ve hareketleri izlenir. Embriyo (12 haftadan küçük bebekler) ve fetüsteki (12 haftadan büyükler) muhtemel anormallikler saptanır. Çesitli ölçümler yapılarak bebeğin gelişimi değerlendirilir.
Röntgen gibi iyonize radyasyon kullanılmadığından ultrasonun fetüse bilinen zararlı bir etkisi yoktur.
1. Gebeliğin Erken Tanısı: Gebelik kesesi transvajinal ultrasonografi ile son adet tarihinden itibaren 4-5 haftalarda saptanabilir. Özellikle son adet tarihini hatırlamayanlarda fetüsün belirli uzunluklarının ölçümü ile gebelik yaşının tayini yapılabilir. İlerleyen gebelik döneminde ise fetüsün gelişimi bacak (uyluk kemiği) uzunluğu, kafa ve karın çevreleri ölçülerek değerlendirilir.
2. Düşük Tehdidi: Embriyonun ve fetüsün canlı olup olmadığı değerlendirilir. Bebek anne karnında ölmüş (missed abortus), hiç gelişememiş (bos gebelik kesesi) ya da uterus (rahim) dışında yerleşmiş (dış gebelik) olabilir. Ya da gebelik embriyo yerine tümör gelişimi şeklinde olabilir (mol gebelik).
3. Plasenta Anomalileri: Plasentanın yeri (rahim ağzını kapatıp kapatmadığı) ve diğer plasenta anomalileri gösterilebilir.
4. Çoğul Gebelikler: Ultrason ile tanı konulur. Bebeklerin pozisyonu, plasenta ve amniyon keselerinin sayısı değerlendirilir.
Ne Zaman Yapılmalıdır?
Gebelik süresince normal olmayan şüpheli bir durumun varlığında ultrason yapılabilir. Adet gecikmesinden 1-2 hafta sonra gebeliğin saptanması ve bu gebeliğin intrauterin (rahim içerisine yerleşmiş) normal bir gebelik olduğunun görülmesi için ultrasonografi yapılmalıdır. Bunun dışında 11-14 ve 19-24 haftalarda herhangi anomali araştırılması, 34. haftadan sonrada bebeğin büyüklüğünü ve pozisyonunu görmek için ultrasonografi uygulanır. Ülkemizde bazı Kadın-Doğum doktorları her rutin muayenede ultrasonografik inceleme yapmaktadır. Ancak daha ayrıntılı inceleme için bir veya iki kez sonografi uzmanından ikinci düzey ultrasonografi isteyenler de vardır. İkinci düzey inceleme için çözünürlüğü çok yüksek olan, renkli Doppler de yapabilen cihazlar kullanılır.
Kullanılan Yöntemler
Gebeliğin erken döneminde ve gebelik harici tüm jinekolojik incelemelerde çubuk şeklinde problar ile yapılan vajinal ultrasonografi uterus, overler ve embriyonun çok daha ayrıntılı görüntülenmesine imkan verir. Bu yöntemde mesanenin dolu olmasına gerek yoktur (zaman kaybı olmaz).
Doppler ultrasonografi ile bebeğin damarlarındaki kan akımları değerlendirilir ve bebeğin gelişmesi ile ilgili ek bilgiler elde edilir (örn: beynin beslenmesi). Son zamanlarda 3 boyutlu ultrasonografi ile de gebelik incelemeleri yapılmaktadır.
Erkeklerde testisleri besleyen damarlar VARİKOSEL
Varikosel spermatik kordda gelişen genişlemiş venlerdir. Spermatik kord kan damarları, lenfatik damarlar, sinirler ve sperm taşıyan kanallardan (vas deferens) oluşur. Bu venlerdeki kapaklarda hasar meydana gelirse bozulan kan dolaşımı venlerde genişlemeye ve kanın durağanlaşmasına neden olur. Varikosel bir ya da iki taraflı olabilir. Ancak, hastaların %85' inde sol tarafdadır. Varikoselin görülme oranı %10-20' dir, en sık 15 - 25 yaş arasında rastlanır.
Varikoselin Zararlı Etkisi Nedir?
Testislerin etrafında genişlemiş venler içerisinde artmış kan ısısı hipertermik etki ile spermlere zarar verdiğinden infertiliteye (kısırlık) neden olabilir.
İnfertil erkeklerin %40' ında varikosel saptanır. Sekonder infertil (daha önce çocuk sahibi olup ta sonradan kısır olan) erkeklerde ise bu oran %80' e ulaşır.
Varikosel Belirtileri Nelerdir?
Semptomlar; testiste ağrı, infertilite, testislerde küçülme (atrofi), palpe edilebilen ya da dışardan gözle görülebilen genişlemiş venlerdir.
Nasıl Tanınır?
İleri evre varikoseller gözle görülebilir. Orta evre varikoselleri muayene sırasında hekiminiz elle tanıyabilir. Erken evre varikosellerin tanısında ise yardımcı tanı yöntemlerine ihtiyaç duyulabilir. Bu yöntemler;
Renkli Doppler ultrasonografi
Termografi
Venografi
Semen analizi; varikosel kaynaklı infertilitede tipik olarak gelişimi tamamlanmamış, hasarlı veya ölü spermler görülür.
Tedavi Ne Zaman Önerilmektedir?
Varikosel ağrı yapıyorsa, testislere zarar veriyorsa (küçülme, atrofi gibi), kısırlığa neden oluyorsa cerrahi ligasyon tedavisi önerilmektedir.
Tedavi Sonrası Tekrarlar mı?
Tedavi sonrası hastaların %5-20' sinde varikosel tekrarlayabilir. Hastaların %2-5' inde testislerin etrafında sıvı birikimi (hidrosel) oluşabilir.
Ameliyat Olmakla Çocuk Sahibi Olma Şansı Artar mı?
Varikosel ameliyatı olmuş hastaların yaklaşık yarısı ameliyat sonrası birinci yıl içerisinde çocuk sahibi olurlar.
Gözü besleyen damarlar
Vücudun herhangibir bölgesinde oluşan bir kitlenin kanlanması incelenebilir.
İç organlar hariç, inceleme öncesinde önemli bir hazırlık gerekmemektedir. Ancak karın içindeki bir organ (karaciğer, pankreas, böbrek v.b.) incelenecek ise 6 saatlik açlık ile, oluşabilecek gazı engelleyerek incelemenin daha kaliteli gerçekleşmesi sağlanır.
Renkli Doppler Ultrasonografi incelemesi, tıpkı Ultrasonografi incelemesinde olduğu gibi radyasyon içermeyen bir tanı yöntemidir. Yanlızca ultrason enerjisi (yüksek frekanslı ses) kullanılır.
MAMMOGRAFİ VE USG MEME
Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.
Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;
35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,
40 yaşından sonra 2 yılda bir,
50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.
Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.
Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.
Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir.
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
Diş röntgeni dişlerin, kemik ve dişetlerinin birlikte görüntülendiği bir röntgendir. Diş hekiminin klinikte muayene ile görünmeyen kısımlarını göstermeye yarayan dişler yada çenelerle ilgili problemleri teşhis etmesine yardımcı bir yöntemdir. Örneğin başlangıç çürüklerinin tespiti, özellikle diş minesi sağlıklı gibi dursa da
çürük dişlerin ya da diş eti çizgisinin arkasına gizlendiğinde, ağızdaki absenin hangi dişten kaynaklandığı, periodontal hastalıktan dolayı kemiğin zarar görmesi,dişlerdeki yapı bozuklukları, kök kırıkları, kist ya da tümörler röntgenle tespit edilebilir.
KEYWORDS RAD İSTANBUL RAD İSTANBUL GÖRÜNTÜLEME RADİSTANBUL ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE KARTAL MALTEPE PENDİK TUZLA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
ÜMRANİYE ŞUBESİ : GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA MAMOGRAFİ KEMİK DANSİTOMETRİ PANORAMİK DİJİTAL RÖNTGEN SEFALOMETRİK DİJİTAL RÖNTGEN DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-RENAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLERULRASON (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ –KALÇA ULTRASONU
ADRES: İNKILAP MAHALLESİ ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE TEL: 0-216-5218836 FAX: 0-216-5218836 radistanbul@hotmail.com
ÇEKMEKÖY ŞUBESİ
ÇENE FİLMİ ÇEKMEKÖY SARIGAZİ SAMANDIRA ÜMRANİYE ALEMDAĞ REŞADİYE ŞİLE AĞVA PANORAMİK DİŞ FİLMİ VS
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
ADRES: ÇAMLIK MAHALLESİ ŞAHİNBEY CADDESİ UMUT SOKAK YURTSEVEN İŞ MERKEZİ 2/2
TEL: 0-216-6423432 radistanbul@hotmail.com
PENDİK ŞUBESİ:
ADRES:
SAĞLIK BAKANLIĞI MARMARA ÜNİVERSİTESİ PENDİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KARŞISI
MİMAR SİNAN CADDESİ FEVZİ ÇAKMAK MAHALLESİ KAYISI SOKAK A BLOK 2/17
TEL: 0-530-5472565 (ŞİMDİLİK)
DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON
RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-RENALARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ
GGÖRÜNTÜLEME KEYWORDS: (İSTANBUL ANADOLU-AVRUPA)
AYRINTILI ULTRASON
MEME RENKLİ DOPPLER
PROSTAT RENKLİ DOPLER
JİNEKOLOJİK RENKLİ DOPLER
KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPLER
OBSTETRİK DETAYLI DOPLER
DOPPLER
DOPPLER
RENKLİ ULTRASON DOPPLER
ULTRASYON USG US ULTRASON ULTRSONOGRAFİ GÖRÜNTÜLEME
RENKLİ MEME ORBİTA TİROİD DOPLERİ USG
DETAYLI ULTRASON
DETAYLI RENKLİ ULTRASON
RENKLİ DOPPLER
ULTRASON
MAMOGRAFİ
KEMİK DANSİTOMETRİ
KEMİK ERİME TESTİ
HAMİLE ULTRASONU
PANORAMİK RÖNTGEN
STANDART PANORAMİK RÖNTGEN
ÇENE FİLMİ
SEFALOMETRİK RÖNTGEN
DÖRT BOYUTLU ULTRASON
GEBELİK ULTRASONU
OBSTETRİK ULTRASON
ABDOMEN ULTRASONU
OBSTETRİK RENKLİ DOPLER
UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME
UYGUN FİYATLI ULTRASON DOPPLER
GEBELİK DOPPLERİ GEBELİK RENKLİ DOPPLERİ
ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ VE TÜM BAĞLI SEMT VE KÖYLER GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
AİLE HEKİMLERİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ AİLE HEKİMİ HASTALARINA UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
OSTEOPOROZ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
DİŞ RÖNTGENİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ TAŞDELEN ÖMERLİ DUDULLU TEPEÜSTÜ İMES MODOKO İKEA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
DİŞ FİLMİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
MERKEZİMİZDE YAPILAN TETKİKLER www.radistanbul.com
ULTRASONOGRAFİ | TETKİK İŞARET | RENKLİ DOPPLER RDUS | TETKİK İŞARET |
ÜST ABDOMEN USG | KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER | ||
ALT ABDOMEN USG | HER İKİ ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
TÜM ABDOMEN USG | HER İKİ ALT EKSTREMİTE ARTER | ||
JİNEKOLOJİK USG | SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
FOLİKÜLOMETRİ USG | SOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
TİROİD USG | SAĞ ALT EKSTREMİTE ARTER | ||
HEPATOBİLİER USG | SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
TRANSREKTAL USG | SOL ALT EKSTREMİTE ARTER | ||
TRANSVAGİNAL USG | SOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ | ||
ORBİTA US | HER İKİ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ | ||
PENİL USG | HER İKİ ÜST EKSTREMİTE ARTER | ||
KALÇA USG | SAĞ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ | ||
PELVİK USG | SAĞ ÜST EKSTREMİTE ARTER | ||
YUMUŞAK DOKU USG | SOL ÜST EKSTREMİTE VEN | ||
BOYUN USG | SOL ÜST EKSTREMİTE ARTER | ||
PAROTİS USG | BİLATERAL ALT EKSTREMİTE AV | ||
SUBMANDİBULER USG | BİLATERAL ÜST EKSTREMİTA AV | ||
MEME USG BİLATERAL | PROSTAT RDUS | ||
MEME USG SAĞ | MEME RDUS | ||
MEME USG SOL | JİNEKOLOJİK RDUS | ||
ÜRİNER SİSTEM USG | TRANSVAGİNAL RDUS | ||
SKROTAL USG | TRANSREKTAL RDUS | ||
4D OBSTETRİK | RENAL ARTER RDUS | ||
3D OBSTETRİK | RENAL VEN RDUS | ||
OBSTETRİK USG RUTİN | MESENTER ARTER RDU | ||
TORAKS USG | PORTAL SİSTEM RDUS | ||
YÜZEYEL USG | OBSTETRİK RDUS | ||
SUPRAPUBİK USG | 4D OBSTETRİK USG | ||
SAFRA YOLLARI USG | 3D OBSTETRİK USG | ||
AYRINTILI RENAL USG | SKROTAL RDUS | ||
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN | PENİL RDUSG | ||
DİJİTAL SEFALOMETRİK RÖNTGEN | II. DÜZEY OBSTETRİK | ||
MAMMOGRAFİ MAMOGRAFİ | KİTLE LEZYONU RDUS | ||
KEMİK ERİME TESTİ BMD | ORBİTA RDUS |
0-216-5218836
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
ÜMRANİYE-ÇEKMEKÖY-PENDİK
0-216-521 88 36
0-216-642 34 32
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder